Avrupa'da denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.
1- Avrupalı armatörler Gine Körfezi'nde önlem alınması için çağrı yapıyor.
Avrupalı armatörler Gine Körfezi'nde yaşanan deniz haydutluğu faaliyetlerinden dolayı oldukça endişeli bir durumdadır. Güney Nijerya'da şüpheli bir korsan gemisi ve Danimarka bayraklı bir fırkateyn arasında yaşanan ve ölümle sonuçlanan son olay, Gine Körfezi'ndeki deniz haydutluğu faaliyetlerinin ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (European Community Shipowners' Association - ECSA) Başkanı Claes Berglund konuya ilişkin olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "Gine Körfezi'ndeki durum Avrupa deniz taşımacılığı sektörünün son yıllardaki en yüksek önceliği olmuştur. Artan deniz haydutluğu sayısı ve şiddetin seviyesi, ticari amaçlı yapılan deniz taşımacılığının yanı sıra bu bölgede çalışan gemi insanlarının güvenlik ve emniyetlerine yönelik büyük endişelere sebep olmaktadır."
ECSA, Ocak 2021 tarihinde başlatılan Koordineli Deniz Gücü Varlığı (Coordinated Maritime Presence – CMP) mekanizması da dahil olmak üzere Gine Körfezi'nde Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilen faaliyetleri tam anlamıyla desteklemektedir. CMP, Üye Devletlerin bölgedeki kaynaklarını koordine etmeleri açısından olumlu bir adım olmakla beraber, bölgede yaşanan haydutluk faaliyetlerinin çözülmesi konusunda önemli bir yere sahip olmasından dolayı kıyı devletleri ile iş birliği ve kapasite oluşturulması açısından da olumlu olarak değerlendirilmektedir. Fakat bölgede yaşanan son olay, bu ciddi sorunun çözülmesi için daha fazla önlem alınmasına ek olarak gemilerin ve gemi personelinin bölgeden güvenli bir şekilde geçebilmeleri için donanmaya ait unsurların bölgede aktif olarak bulunması gerektiğini ortaya koymuştur.
ECSA Başkanı Claes Berglund sözlerine şu şekilde son vermiştir: "ECSA, bölgeye hava ve deniz unsurlarının konuşlandırılması konusunda geçtiğimiz ay ve yıllarda bazı AB Üye Devletleri tarafından halihazırda verilen taahhütleri desteklemektedir. ECSA olarak bölgede yaşanan bu sorunun Üye Devletler tarafından yüksek öncelikli olarak değerlendirilmesini ve Gine Körfezi'ndeki deniz güvenliğinin güçlendirilmesi amacıyla yeterli unsurların bölgeye yönlendirilmesini de desteklemekteyiz. Körfez'deki iş birliği ve kapasite geliştirmeleri, bölgesel ve küresel olarak ticaretin ve kalkınmanın koruma altına alınması anlamında çok önemli bir yere sahiptir." (Kaynak: ECSA)
2- Tedarik zinciri paydaşları lojistiğe ilişkin sorunlara çözüm bulmak amacıyla yapıcı diyaloglar geliştiriyor.
Tedarik zincirinde COVID-19 salgınının sebep olduğu bozulmaların sebep ve sonuçlarını görüşmek amacıyla göndericiler ve taşıyıcılar 14 Aralık 2021 tarihinde Brüksel'de bir toplantı gerçekleştirdi. Avrupa Nakliyeciler Konseyi (European Shippers Council – ESC), Dünya Denizcilik Konseyi (World Shipping Council – WSC) ve Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (European Community Shipowners' Association – ECSA) temsilcilerinin bir araya geldiği toplantı, nakliyeci ve taşıyıcılar arasında kurulacak diyalog ile sorunlara çözümler bulunması ve tarafların yaşadığı zorluklar üzerinde mutabakata varılması amacıyla gerçekleştirilecek bir dizi toplantının birincisi olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca söz konusu toplantılarda mevcut tedarik zinciri bozulmalarının yanı sıra karbonsuzlaşma ve dijitalleşme gibi geleceğe ilişkin konuların da ele alınması beklenmektedir.
Tedarik zincirine ilişkin arz talep dengesinin COVID-19 salgını nedeniyle bozulması, tüketim alışkanlıklarının alt üst olması, ürünlere ilişkin alternatif kaynaklar bulunması, ülkeler tarafından uygulanan karantina önlemleri, sıkışık altyapı ve işgücü eksikliği gibi sorunlar geçtiğimiz 18 aydan bu yana lojistik hizmeti sağlayanlara yönelik ciddi problemler teşkil etmektedir. Hizmet güvenilirliği, iş modelleri ve tam zamanında tedarik zincirleri de COVID-19 salgınından oldukça etkilenmiştir. ESC, ECSA ve WSC ortaklığındaki girişim, tedarik zinciri paydaşları arasında daha iyi bir iş birliği kurulmasını ve tedarik zincirlerinin daha iyi bir şekilde işlemesini hedeflemektedir.
ESC, ECSA ve WSC arasında kurulan diyalog, tedarik zincirinde yaşanan mevcut bozulmanın sebep ve sonuçları hakkında gerçekleştirilen olumlu görüşmeler ile başlamış ve operasyonel engelleri hafifletmeye yönelik alınan önlemlere ilişkin paylaşılan deneyimler ve tedarik zincirinde yaşanan sorunlara ilişkin fark yaratabilecek hususların ele alınması ile devam etmiştir. Tedarik zinciri paydaşları arasındaki iletişimi geliştirmeye yönelik iş birliği, daha iyi bir tedarik zinciri görünürlüğünün elde edilmesi ve uzun vadeli tahmin gibi hususlar ileri tarihlerde gerçekleştirilecek toplantılarda değerlendirilmek üzere ele alınacaktır. Ayrıca tedarik zincirlerinin karbonsuzlaşmasına ilişkin daha uzun vadeli diyaloglara yönelik araştırmalar yapılacaktır.
Dünya Denizcilik Konseyi CEO ve Başkanı John Butler konu ile ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "Taşıyıcılar, işlerini yürütme konusunda göndericilere, göndericiler ise ürünlerini piyasaya sürme konusunda taşıyıcılara bağlıdır. Ortak çalışmalar yürütülmesi ve herkes için fayda sağlayacak aksiyonların belirlenmesi sayesinde mevcut zorlukların üstesinden gelebilir ve gelecek için uzun vadeli ve daha sağlam temeller atabiliriz."
John Butler'ın sözlerini onaylayan Avrupa Nakliyeciler Konseyi Başkanı Denis Choumert ise "Taşıyıcılar ve göndericilerin birbirleriyle iletişim kurabilmeleri ve müşterilere hizmet sağlanması amacıyla temeli daha sağlam tedarik zincirlerinin kurulabilmesi için Avrupa Nakliyeciler Konseyi, Dünya Denizcilik Konseyi ve Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği üyeleri söz konusu diyaloğu sürdürmek istemektedir. Tarafların yaşadığı zorlukların diğer taraflarca da anlaşılmasını sağlamanın yanı sıra kurulacak ortaklık sayesinde aşama kaydetmek istiyoruz." şeklinde bir açıklama yapmıştır.
ECSA Deniz Taşımacılığı ve Ticaret Politikaları Yöneticisi Luisa Puccio ise diyaloğun öneminin altını çizerek söz konusu diyaloğun, taşıyıcılar ve göndericiler arasında yaşanan operasyonel zorlukların karşılıklı olarak anlaşılması konusunda fayda sağlayacağına inandıklarını ve ECSA'nın bu konuda destek sağlamak için hazır olduğunu belirtmiştir. (Kaynak: ECSA)
3- EMSA, 2021 Deniz Zayiatı ve Deniz Kazaları Raporu'nu yayımladı.
Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (European Maritime Safety Agency – EMSA) 15.12.2021 tarihinde 2021 Deniz Zayiatı ve Deniz Kazaları Raporu'nu yayımladı. Söz konusu raporda; vaka, gemi kayıpları, ölüm ve yaralanma sayılarındaki düşüş veya dengelenme göz önünde bulundurulduğunda 2020 yılının bu açılardan olumlu geçtiği ifade edilmektedir. Fakat COVID-19 salgınının 2020 yılında deniz taşımacılığına olan etkisi, genel anlamda deniz trafiğinin azalması, kruvaziyer ve feribot faaliyetlerinin durması gibi hususlar, deniz zayiatları ve deniz kazalarını etkileyen hususlar olmuştur.
2020 yılında 2.837 vaka rapor edilmiş olup, vaka sayısının 2014-2019 yılları arasında 3.282 kazazede ile sabit bir şekilde seyretmesinden sonra 2020 yılında raporlanan vaka sayısı 466 azalmıştır. Avrupa Kaza Bilgi Platformu'nun (The European Casualty Information Platform – EMCIP) veri tabanında bulunan bilgilere göre 2020 yılındaki toplam vaka sayısı 22.500'ü geçmiştir.
Farklı gemi tipleri arasında objektif karşılaştırmalar yapmak amacıyla, 2014-2020 yılları arasında her gemi tipini içeren olay sayısı ile buna karşılık gelen filo büyüklüğü arasındaki oranlar hesaplanmıştır. AB bayrağı taşımayan gemilere yönelik veri eksikliğinden dolayı hesaplamalar yalnızca AB bayraklı gemilere ilişkin yapılabilmiştir. Bunun yanı sıra kargo, yolcu ve hizmet gemilerine ilişkin hesaplamalar da yalnızca IMO numarasına sahip gemiler için yapılabilmiştir. Balıkçı gemileri ile ilgili olarak ise 15 metreden büyük AB bayraklı balıkçı gemileri değerlendirme kapsamına alınmıştır.
Söz konusu gemilere yönelik yapılan değerlendirmelerde toplam ortalama vaka indikatörü 181 olarak belirtilmiştir. 2015 yılında 216 olan bu sayı, %39.4'lük bir düşüşle 2020 yılında 131 olmuştur. Gemi sınıfları ile ilgili olarak hem yolcu gemileri hem de kargo gemilerine ilişkin indikatörler sırasıyla 350 ve 214 olmak üzere ortalama indikatörün üzerinde seyretmiştir. Fakat her iki gemi türü için de 2015 yılından bu yana yıllık indikatörlerde düzenli bir düşüş gözlemlenmiştir. Bu kapsamda, yolcu gemilerine ilişkin yıllık indikatör 432'den 167'ye; kargo gemilerine ilişkin yıllık indikatör ise 2020 yılında 294'ten 158'e düşmüştür. 2020 yılı içerisinde tüm gemiler için geçerli olan ortalama indikatör ise 131 olmuştur. Hizmet gemilerine bakıldığında 2014 ve 2020 yıllarını kapsayan indikatör oranının ortalama 77 olduğu belirtilmiş olup, 2020 yılındaki toplam indikatör oranının 64 olduğu ifade edilerek bu kategorinin en düşük indikatör oranına sahip olduğu bildirilmiştir. 2014-2020 yıllarına ait balıkçı gemileri ile ilgili vaka indikatörü ise 84 olarak belirtilmiş olup, bu oranın 2014 yılında 58'den 2020 yılında 137'ye kadar düzenli olarak artış gösterdiği ve balıkçı teknelerine ilişkin güvenlik düzeyinin geçtiğimiz yıllar içerisinde olumsuz yönde geliştiği ifade edilmiştir.
Çok ciddi yaralanmalara ilişkin 2018 yılında 110 ile zirve yapan, 2019 yılında ise 81 olarak raporlanan indikatör sayılarını, 2020 yılında % 43.3 oranında bir düşüş ile 46 olarak raporlanan çok ciddi deniz kazası sayısı takip etmektedir. Gemi kayıpları ile ilgili olarak 2018 yılında yaşanan yaklaşık 35 oranlık indikatör artışından sonra 22 gemi kaybı sayısı ile 2019 yılında bu oranda düşüş yaşanmıştır. 2020 yılında yalnızca 9 gemi kaybı olmuştur.
2014-2020 yıllarını kapsayan dönemde 367 yaralanma 550 ölümlü vaka gerçekleşmiştir. 46 ölümlü vaka kaydedilen 2017 yılına kadar düzenli olarak düşüş yaşanmış fakat 2019 yılında bu sayı 72'ye kadar yükselmiştir. 2020 yılında 38 ölümlü vaka gerçekleşmiş olup, bu vakalarda hayatını kaybedenlerin %89.1'i gemi personeli olmuştur. Ölümle sonuçlanan vakaların çoğunluğunu denizdeki gemi çatışmaları ve gemi personelinin denize düşmesi teşkil etmiştir. Yine 2014-2020 yıllarını kapsayan dönemde 6.211 vaka yaşanmış ve bu vakalarda toplam 6.921 yaralanma meydana gelmiş olup, söz konusu vakalarda yaşanan yaralanmaların %81'ini gemi personeli oluşturmuştur.
2020 yılında balıkçı gemileri dışındaki bütün gemi türlerinde yaşanan kaza ve yaralanma vakaları sayısında düşüş yaşanmıştır. 2019 yılında yolcu gemilerinde veya 2018 yılında hizmet gemilerinde yaşanan değişiklikler dışında söz konusu düşüş trendi, balıkçı gemilerinde yaşanan toplam artış hariç olmak üzere, 2014 ve 2020 yılları kapsayan dönemde devam etmiştir.
2020 yılında 1.386 kargo gemisinin karıştığı zayiat ve kazalar göz önünde bulundurulduğunda söz konusu zayiat ve kazalar sonucunda 21 yaralanma meydana gelmiş ve bu dönemde yalnızca bir kargo gemisi kaybı yaşanmıştır. 2014 ve 2020 yıllarını kapsayan dönemde 106 gemi kaybı ile balıkçı gemileri en çok kayıp yaşanan kategori olmaya devam etmiştir. 2020 yılında balıkçı gemilerinde yaşanan vaka sayısı artmaya devam etmiştir. Fakat 2019 yılında yaşanan 15 gemi kaybına kıyasla 2020 yılında bu sayıda azalma olmuş ve yaklaşık 220 olarak seyreden yaralanma sayısı sabit kalmıştır.
Yolcu gemisinde meydana gelen zayiatların yarısı feribot olarak da bilinen ro-ro yolcu gemilerinde gerçekleşmiştir. Yolcu gemilerinde 2020 yılında herhangi bir kayıp yaşanmamış olup, ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan vakalardaki düşüş eğilimi devam etmiştir. 2020 yılında bir hizmet gemisi kaybı yaşanmış; ölüm ve yaralanma sayılarında gözlemlenen düşüşe ek olarak zayiat ile sonuçlanan vakalara karışan hizmet gemisi sayısında da düşüş olmuştur. Yine 2020 yılında çoğunlukla gezinti tekneleri ve yelkenli tekneler olmak üzere diğer türlerdeki 90 gemi deniz zayiatı ve deniz kazalarına karışmıştır. Bu kazalar sonucunda bir gemi kaybı ve 3 ölümle sonuçlanan vaka rapor edilmiştir.
2014-2020 yıllarını kapsayan dönemde çatışma, temas, karaya oturma gibi kazalar, tüm vaka sayılarının %43'ünü oluşturmaktadır. Bir geminin yaşadığı en genel kaza sebebinin sevk gücü kaybı olduğu ifade edilmekte olup, bu durum yıllık olarak ortalama 503 sevk gücü kaybı vakasına denk gelmektedir. Gemi personeli ile ilgili olarak kayma, tökezleme ve düşme gibi vakalar, yaşanan kazaların %36'sını oluşturmaktadır. Güverteden düşme sonucunda yaşanan kaza oranı ise %9.8 olarak ifade edilmektedir.
2014-2020 yılları arasındaki dönem değerlendirildiğinde bir geminin limandan ayrılma sürecinin %9'luk bir oran ile seferin en güvenli aşaması olduğu ifade edilirken, geminin limandan ayrıldıktan sonraki sefer sürecinin %43'lük oran ile en tehlikeli aşama olduğu belirtilmektedir. Ayrıca verilen zayiatların yarısının iç sularda veya daha belirgin bir ifade ile %41'lik bir oran ile liman bölgelerinde yaşandığı ifade edilmektedir.
AB Üye Devletleri soruşturma organları 2014 ve 2020 yılları arasında 966 inceleme gerçekleştirmiş ve söz konusu incelemeler neticesinde 823 adet güvenlik soruşturması raporu kamuya duyurulmuştur. 2020 yılında 84 inceleme gerçekleştirilmiş olup, 2019 yılında gerçekleştirilen incelemeler ile kıyaslandığında bu sayıda %30 oranında düşüş yaşandığı gözlemlenmiştir.
2014 ve 2020 yılları arasında gerçekleştirilen güvenlik soruşturmaları sırasında yapılan analizlere göre tüm vakaların %89.5'inin insan kaynaklı olduğu ortaya konulmuştur. Yine aynı dönem içerisinde kazaları önlemek amacıyla yaklaşık 3.000 önlem ve güvenlik önerisi hayata geçirilmiştir. Hayata geçirilen söz konusu önlem ve önerilerin %45'i gemi prosedürleri ile ilgili olmuştur. (Kaynak: EMSA)
4- Denizcilik sektörü ve sendikalar, Omicron varyantından dolayı zor durumda olan gemi personeli için yeni bir karantina programı başlattı.
Armatörler, gemi personeli sendikaları ve deniz işveren grupları, hükümetlerin öngörülmesi zor sınır politikalarına rağmen gemi personelinin gemilere güvenli bir şekilde katılmalarını sağlamak amacıyla kendilerinin onayladığı uluslararası karantina tesisleri ağını kurmaktadır. Bu girişim, hükümetleri gemilerden ayrılma ve gemilere katılma ihtiyacı duyan gemi insanlarına sınırlarını kapatmaya yönelten Omicron varyantı nedeniyle ortaya çıkmıştır.
Gemi Personeli Geliştirilmiş Uluslararası Karantina Programı (The Crew Enhanced Quarantine International Programme – CrewEQUIP); Uluslararası Deniz İşverenleri Konseyi (International Maritime Employers' Council – IMEC), Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping – ICS) ve Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (International Transport Workers' Federation – ITF) ortaklığında kurulmuştur. Söz konusu kuruluşlar küresel deniz ticaret filosunun %80'inden fazlasını ve 200 bağlı birlik aracılığıyla yaklaşık bir milyon uluslararası gemi personelini temsil etmektedir.
CrewEQUIP, bağımsız bir şekilde gerçekleştireceği değerlendirmeler sonucunda gemi personelinin karantinaya alınabileceği güvenli oteller listesi oluşturacaktır. Söz konusu program, en yüksek standartları ve mevcutta yürürlükte olan sektör bazlı en iyi protokolleri uygulayarak hükümetler tarafından sıklıkla sınır politikalarında yapılan ve uluslararası gemi personeli değişimlerini olumsuz anlamda etkileyen değişikliklerin getirdiği zorluklar ile mücadele etmek için tasarlanmıştır. Bu sayede hükümetler karantinaya ilişkin zorunlulukların kapsamını artırsa bile gemi personeli gemilere güvenli bir şekilde ulaşmaya devam edecektir.
Deniz işveren grupları, 2020 yılının sonlarında yaşanan ve kontratlarının sonuna gelmelerine rağmen gemide kalmak zorunda bırakılan 400.000 gemi personelinin yaşadığı değişim krizinin tekrar yaşanmasını önlemek amacıyla söz konusu programın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca söz konusu kriz, aynı sayıda gemi personelinin gemiye katılamamasına ve maaşlarını alamamasına sebep olmuştur.
Aşı ve testlerin dijital olarak tanındığı küresel ve kalıcı bir sisteme ihtiyaç olduğunu ifade eden deniz işveren grupları, CrewEQUIP'in gemi personeli değişiminin desteklenmesi açısından önemli olacağını belirtmiştir. Ayrıca, gemi personeli ve gemiye katılmak için yurtdışına çıkması gereken diğer işçiler için dijital sarı kart uygulamasını geliştirmek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization – ILO) tarafından kurulduğu duyurulan yeni çalışma grubunu desteklemektedir.
Karantina tesisleri CrewEQUIP'in katı hijyen tedbirlerine, testlerin doğruluğuna ve veri güvenliğine ilişkin standartları karşılamak zorundadır. Buna ek olarak bir tesis, CrewEQUIP'in gereksinimlerini karşılayan bir tesis olmak ve bu durumu sürdürebilmek için Lloyd's Register ve programın dış denetçisi tarafından yapılacak denetimlerden de geçmek zorundadır.
ICS Genel Sekreteri Guy Platten konu ile ilgili şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "CrewEQUIP programı hem gemi personeli hem de armatörler için karantina sürecini kolaylaştıracak ve yüksek standartların devamlılığını sağlayacaktır. Fakat gemi personelinin sürekli olarak değişen seyahat ve karantina kısıtlamalarından daha fazla etkilenmemesini temin etmek amacıyla dünya liderleri tarafından acil olarak uzun vadeli çözümler ortaya konulması gerekmektedir. Omicron varyantına ilişkin hükümetler tarafından uygulanan katı seyahat kuralları büyük bir endişe teşkil etmektedir. Taşımacılık işçilerinin söz konusu seyahat kısıtlamalarından muaf tutulması ve söz konusu işçilerin aşılama hususunda önceliklendirilmesi konusunda dünya liderleri tarafından ortaklaşa önlemler alınmalıdır." (Kaynak: ICS)
5- 01.01.2021-29.12.2021 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.
01.01.2021–29.12.2021 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 192 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1 Türk Bayraklı gemi (İtalya–Manfredonia) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.d
Avrupa'da denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.
1- Avrupalı armatörler Gine Körfezi'nde önlem alınması için çağrı yapıyor.
Avrupalı armatörler Gine Körfezi'nde yaşanan deniz haydutluğu faaliyetlerinden dolayı oldukça endişeli bir durumdadır. Güney Nijerya'da şüpheli bir korsan gemisi ve Danimarka bayraklı bir fırkateyn arasında yaşanan ve ölümle sonuçlanan son olay, Gine Körfezi'ndeki deniz haydutluğu faaliyetlerinin ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (European Community Shipowners' Association - ECSA) Başkanı Claes Berglund konuya ilişkin olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "Gine Körfezi'ndeki durum Avrupa deniz taşımacılığı sektörünün son yıllardaki en yüksek önceliği olmuştur. Artan deniz haydutluğu sayısı ve şiddetin seviyesi, ticari amaçlı yapılan deniz taşımacılığının yanı sıra bu bölgede çalışan gemi insanlarının güvenlik ve emniyetlerine yönelik büyük endişelere sebep olmaktadır."
ECSA, Ocak 2021 tarihinde başlatılan Koordineli Deniz Gücü Varlığı (Coordinated Maritime Presence – CMP) mekanizması da dahil olmak üzere Gine Körfezi'nde Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilen faaliyetleri tam anlamıyla desteklemektedir. CMP, Üye Devletlerin bölgedeki kaynaklarını koordine etmeleri açısından olumlu bir adım olmakla beraber, bölgede yaşanan haydutluk faaliyetlerinin çözülmesi konusunda önemli bir yere sahip olmasından dolayı kıyı devletleri ile iş birliği ve kapasite oluşturulması açısından da olumlu olarak değerlendirilmektedir. Fakat bölgede yaşanan son olay, bu ciddi sorunun çözülmesi için daha fazla önlem alınmasına ek olarak gemilerin ve gemi personelinin bölgeden güvenli bir şekilde geçebilmeleri için donanmaya ait unsurların bölgede aktif olarak bulunması gerektiğini ortaya koymuştur.
ECSA Başkanı Claes Berglund sözlerine şu şekilde son vermiştir: "ECSA, bölgeye hava ve deniz unsurlarının konuşlandırılması konusunda geçtiğimiz ay ve yıllarda bazı AB Üye Devletleri tarafından halihazırda verilen taahhütleri desteklemektedir. ECSA olarak bölgede yaşanan bu sorunun Üye Devletler tarafından yüksek öncelikli olarak değerlendirilmesini ve Gine Körfezi'ndeki deniz güvenliğinin güçlendirilmesi amacıyla yeterli unsurların bölgeye yönlendirilmesini de desteklemekteyiz. Körfez'deki iş birliği ve kapasite geliştirmeleri, bölgesel ve küresel olarak ticaretin ve kalkınmanın koruma altına alınması anlamında çok önemli bir yere sahiptir." (Kaynak: ECSA)
2- Tedarik zinciri paydaşları lojistiğe ilişkin sorunlara çözüm bulmak amacıyla yapıcı diyaloglar geliştiriyor.
Tedarik zincirinde COVID-19 salgınının sebep olduğu bozulmaların sebep ve sonuçlarını görüşmek amacıyla göndericiler ve taşıyıcılar 14 Aralık 2021 tarihinde Brüksel'de bir toplantı gerçekleştirdi. Avrupa Nakliyeciler Konseyi (European Shippers Council – ESC), Dünya Denizcilik Konseyi (World Shipping Council – WSC) ve Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (European Community Shipowners' Association – ECSA) temsilcilerinin bir araya geldiği toplantı, nakliyeci ve taşıyıcılar arasında kurulacak diyalog ile sorunlara çözümler bulunması ve tarafların yaşadığı zorluklar üzerinde mutabakata varılması amacıyla gerçekleştirilecek bir dizi toplantının birincisi olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca söz konusu toplantılarda mevcut tedarik zinciri bozulmalarının yanı sıra karbonsuzlaşma ve dijitalleşme gibi geleceğe ilişkin konuların da ele alınması beklenmektedir.
Tedarik zincirine ilişkin arz talep dengesinin COVID-19 salgını nedeniyle bozulması, tüketim alışkanlıklarının alt üst olması, ürünlere ilişkin alternatif kaynaklar bulunması, ülkeler tarafından uygulanan karantina önlemleri, sıkışık altyapı ve işgücü eksikliği gibi sorunlar geçtiğimiz 18 aydan bu yana lojistik hizmeti sağlayanlara yönelik ciddi problemler teşkil etmektedir. Hizmet güvenilirliği, iş modelleri ve tam zamanında tedarik zincirleri de COVID-19 salgınından oldukça etkilenmiştir. ESC, ECSA ve WSC ortaklığındaki girişim, tedarik zinciri paydaşları arasında daha iyi bir iş birliği kurulmasını ve tedarik zincirlerinin daha iyi bir şekilde işlemesini hedeflemektedir.
ESC, ECSA ve WSC arasında kurulan diyalog, tedarik zincirinde yaşanan mevcut bozulmanın sebep ve sonuçları hakkında gerçekleştirilen olumlu görüşmeler ile başlamış ve operasyonel engelleri hafifletmeye yönelik alınan önlemlere ilişkin paylaşılan deneyimler ve tedarik zincirinde yaşanan sorunlara ilişkin fark yaratabilecek hususların ele alınması ile devam etmiştir. Tedarik zinciri paydaşları arasındaki iletişimi geliştirmeye yönelik iş birliği, daha iyi bir tedarik zinciri görünürlüğünün elde edilmesi ve uzun vadeli tahmin gibi hususlar ileri tarihlerde gerçekleştirilecek toplantılarda değerlendirilmek üzere ele alınacaktır. Ayrıca tedarik zincirlerinin karbonsuzlaşmasına ilişkin daha uzun vadeli diyaloglara yönelik araştırmalar yapılacaktır.
Dünya Denizcilik Konseyi CEO ve Başkanı John Butler konu ile ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "Taşıyıcılar, işlerini yürütme konusunda göndericilere, göndericiler ise ürünlerini piyasaya sürme konusunda taşıyıcılara bağlıdır. Ortak çalışmalar yürütülmesi ve herkes için fayda sağlayacak aksiyonların belirlenmesi sayesinde mevcut zorlukların üstesinden gelebilir ve gelecek için uzun vadeli ve daha sağlam temeller atabiliriz."
John Butler'ın sözlerini onaylayan Avrupa Nakliyeciler Konseyi Başkanı Denis Choumert ise "Taşıyıcılar ve göndericilerin birbirleriyle iletişim kurabilmeleri ve müşterilere hizmet sağlanması amacıyla temeli daha sağlam tedarik zincirlerinin kurulabilmesi için Avrupa Nakliyeciler Konseyi, Dünya Denizcilik Konseyi ve Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği üyeleri söz konusu diyaloğu sürdürmek istemektedir. Tarafların yaşadığı zorlukların diğer taraflarca da anlaşılmasını sağlamanın yanı sıra kurulacak ortaklık sayesinde aşama kaydetmek istiyoruz." şeklinde bir açıklama yapmıştır.
ECSA Deniz Taşımacılığı ve Ticaret Politikaları Yöneticisi Luisa Puccio ise diyaloğun öneminin altını çizerek söz konusu diyaloğun, taşıyıcılar ve göndericiler arasında yaşanan operasyonel zorlukların karşılıklı olarak anlaşılması konusunda fayda sağlayacağına inandıklarını ve ECSA'nın bu konuda destek sağlamak için hazır olduğunu belirtmiştir. (Kaynak: ECSA)
3- EMSA, 2021 Deniz Zayiatı ve Deniz Kazaları Raporu'nu yayımladı.
Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (European Maritime Safety Agency – EMSA) 15.12.2021 tarihinde 2021 Deniz Zayiatı ve Deniz Kazaları Raporu'nu yayımladı. Söz konusu raporda; vaka, gemi kayıpları, ölüm ve yaralanma sayılarındaki düşüş veya dengelenme göz önünde bulundurulduğunda 2020 yılının bu açılardan olumlu geçtiği ifade edilmektedir. Fakat COVID-19 salgınının 2020 yılında deniz taşımacılığına olan etkisi, genel anlamda deniz trafiğinin azalması, kruvaziyer ve feribot faaliyetlerinin durması gibi hususlar, deniz zayiatları ve deniz kazalarını etkileyen hususlar olmuştur.
2020 yılında 2.837 vaka rapor edilmiş olup, vaka sayısının 2014-2019 yılları arasında 3.282 kazazede ile sabit bir şekilde seyretmesinden sonra 2020 yılında raporlanan vaka sayısı 466 azalmıştır. Avrupa Kaza Bilgi Platformu'nun (The European Casualty Information Platform – EMCIP) veri tabanında bulunan bilgilere göre 2020 yılındaki toplam vaka sayısı 22.500'ü geçmiştir.
Farklı gemi tipleri arasında objektif karşılaştırmalar yapmak amacıyla, 2014-2020 yılları arasında her gemi tipini içeren olay sayısı ile buna karşılık gelen filo büyüklüğü arasındaki oranlar hesaplanmıştır. AB bayrağı taşımayan gemilere yönelik veri eksikliğinden dolayı hesaplamalar yalnızca AB bayraklı gemilere ilişkin yapılabilmiştir. Bunun yanı sıra kargo, yolcu ve hizmet gemilerine ilişkin hesaplamalar da yalnızca IMO numarasına sahip gemiler için yapılabilmiştir. Balıkçı gemileri ile ilgili olarak ise 15 metreden büyük AB bayraklı balıkçı gemileri değerlendirme kapsamına alınmıştır.
Söz konusu gemilere yönelik yapılan değerlendirmelerde toplam ortalama vaka indikatörü 181 olarak belirtilmiştir. 2015 yılında 216 olan bu sayı, %39.4'lük bir düşüşle 2020 yılında 131 olmuştur. Gemi sınıfları ile ilgili olarak hem yolcu gemileri hem de kargo gemilerine ilişkin indikatörler sırasıyla 350 ve 214 olmak üzere ortalama indikatörün üzerinde seyretmiştir. Fakat her iki gemi türü için de 2015 yılından bu yana yıllık indikatörlerde düzenli bir düşüş gözlemlenmiştir. Bu kapsamda, yolcu gemilerine ilişkin yıllık indikatör 432'den 167'ye; kargo gemilerine ilişkin yıllık indikatör ise 2020 yılında 294'ten 158'e düşmüştür. 2020 yılı içerisinde tüm gemiler için geçerli olan ortalama indikatör ise 131 olmuştur. Hizmet gemilerine bakıldığında 2014 ve 2020 yıllarını kapsayan indikatör oranının ortalama 77 olduğu belirtilmiş olup, 2020 yılındaki toplam indikatör oranının 64 olduğu ifade edilerek bu kategorinin en düşük indikatör oranına sahip olduğu bildirilmiştir. 2014-2020 yıllarına ait balıkçı gemileri ile ilgili vaka indikatörü ise 84 olarak belirtilmiş olup, bu oranın 2014 yılında 58'den 2020 yılında 137'ye kadar düzenli olarak artış gösterdiği ve balıkçı teknelerine ilişkin güvenlik düzeyinin geçtiğimiz yıllar içerisinde olumsuz yönde geliştiği ifade edilmiştir.
Çok ciddi yaralanmalara ilişkin 2018 yılında 110 ile zirve yapan, 2019 yılında ise 81 olarak raporlanan indikatör sayılarını, 2020 yılında % 43.3 oranında bir düşüş ile 46 olarak raporlanan çok ciddi deniz kazası sayısı takip etmektedir. Gemi kayıpları ile ilgili olarak 2018 yılında yaşanan yaklaşık 35 oranlık indikatör artışından sonra 22 gemi kaybı sayısı ile 2019 yılında bu oranda düşüş yaşanmıştır. 2020 yılında yalnızca 9 gemi kaybı olmuştur.
2014-2020 yıllarını kapsayan dönemde 367 yaralanma 550 ölümlü vaka gerçekleşmiştir. 46 ölümlü vaka kaydedilen 2017 yılına kadar düzenli olarak düşüş yaşanmış fakat 2019 yılında bu sayı 72'ye kadar yükselmiştir. 2020 yılında 38 ölümlü vaka gerçekleşmiş olup, bu vakalarda hayatını kaybedenlerin %89.1'i gemi personeli olmuştur. Ölümle sonuçlanan vakaların çoğunluğunu denizdeki gemi çatışmaları ve gemi personelinin denize düşmesi teşkil etmiştir. Yine 2014-2020 yıllarını kapsayan dönemde 6.211 vaka yaşanmış ve bu vakalarda toplam 6.921 yaralanma meydana gelmiş olup, söz konusu vakalarda yaşanan yaralanmaların %81'ini gemi personeli oluşturmuştur.
2020 yılında balıkçı gemileri dışındaki bütün gemi türlerinde yaşanan kaza ve yaralanma vakaları sayısında düşüş yaşanmıştır. 2019 yılında yolcu gemilerinde veya 2018 yılında hizmet gemilerinde yaşanan değişiklikler dışında söz konusu düşüş trendi, balıkçı gemilerinde yaşanan toplam artış hariç olmak üzere, 2014 ve 2020 yılları kapsayan dönemde devam etmiştir.
2020 yılında 1.386 kargo gemisinin karıştığı zayiat ve kazalar göz önünde bulundurulduğunda söz konusu zayiat ve kazalar sonucunda 21 yaralanma meydana gelmiş ve bu dönemde yalnızca bir kargo gemisi kaybı yaşanmıştır. 2014 ve 2020 yıllarını kapsayan dönemde 106 gemi kaybı ile balıkçı gemileri en çok kayıp yaşanan kategori olmaya devam etmiştir. 2020 yılında balıkçı gemilerinde yaşanan vaka sayısı artmaya devam etmiştir. Fakat 2019 yılında yaşanan 15 gemi kaybına kıyasla 2020 yılında bu sayıda azalma olmuş ve yaklaşık 220 olarak seyreden yaralanma sayısı sabit kalmıştır.
Yolcu gemisinde meydana gelen zayiatların yarısı feribot olarak da bilinen ro-ro yolcu gemilerinde gerçekleşmiştir. Yolcu gemilerinde 2020 yılında herhangi bir kayıp yaşanmamış olup, ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan vakalardaki düşüş eğilimi devam etmiştir. 2020 yılında bir hizmet gemisi kaybı yaşanmış; ölüm ve yaralanma sayılarında gözlemlenen düşüşe ek olarak zayiat ile sonuçlanan vakalara karışan hizmet gemisi sayısında da düşüş olmuştur. Yine 2020 yılında çoğunlukla gezinti tekneleri ve yelkenli tekneler olmak üzere diğer türlerdeki 90 gemi deniz zayiatı ve deniz kazalarına karışmıştır. Bu kazalar sonucunda bir gemi kaybı ve 3 ölümle sonuçlanan vaka rapor edilmiştir.
2014-2020 yıllarını kapsayan dönemde çatışma, temas, karaya oturma gibi kazalar, tüm vaka sayılarının %43'ünü oluşturmaktadır. Bir geminin yaşadığı en genel kaza sebebinin sevk gücü kaybı olduğu ifade edilmekte olup, bu durum yıllık olarak ortalama 503 sevk gücü kaybı vakasına denk gelmektedir. Gemi personeli ile ilgili olarak kayma, tökezleme ve düşme gibi vakalar, yaşanan kazaların %36'sını oluşturmaktadır. Güverteden düşme sonucunda yaşanan kaza oranı ise %9.8 olarak ifade edilmektedir.
2014-2020 yılları arasındaki dönem değerlendirildiğinde bir geminin limandan ayrılma sürecinin %9'luk bir oran ile seferin en güvenli aşaması olduğu ifade edilirken, geminin limandan ayrıldıktan sonraki sefer sürecinin %43'lük oran ile en tehlikeli aşama olduğu belirtilmektedir. Ayrıca verilen zayiatların yarısının iç sularda veya daha belirgin bir ifade ile %41'lik bir oran ile liman bölgelerinde yaşandığı ifade edilmektedir.
AB Üye Devletleri soruşturma organları 2014 ve 2020 yılları arasında 966 inceleme gerçekleştirmiş ve söz konusu incelemeler neticesinde 823 adet güvenlik soruşturması raporu kamuya duyurulmuştur. 2020 yılında 84 inceleme gerçekleştirilmiş olup, 2019 yılında gerçekleştirilen incelemeler ile kıyaslandığında bu sayıda %30 oranında düşüş yaşandığı gözlemlenmiştir.
2014 ve 2020 yılları arasında gerçekleştirilen güvenlik soruşturmaları sırasında yapılan analizlere göre tüm vakaların %89.5'inin insan kaynaklı olduğu ortaya konulmuştur. Yine aynı dönem içerisinde kazaları önlemek amacıyla yaklaşık 3.000 önlem ve güvenlik önerisi hayata geçirilmiştir. Hayata geçirilen söz konusu önlem ve önerilerin %45'i gemi prosedürleri ile ilgili olmuştur. (Kaynak: EMSA)
4- Denizcilik sektörü ve sendikalar, Omicron varyantından dolayı zor durumda olan gemi personeli için yeni bir karantina programı başlattı.
Armatörler, gemi personeli sendikaları ve deniz işveren grupları, hükümetlerin öngörülmesi zor sınır politikalarına rağmen gemi personelinin gemilere güvenli bir şekilde katılmalarını sağlamak amacıyla kendilerinin onayladığı uluslararası karantina tesisleri ağını kurmaktadır. Bu girişim, hükümetleri gemilerden ayrılma ve gemilere katılma ihtiyacı duyan gemi insanlarına sınırlarını kapatmaya yönelten Omicron varyantı nedeniyle ortaya çıkmıştır.
Gemi Personeli Geliştirilmiş Uluslararası Karantina Programı (The Crew Enhanced Quarantine International Programme – CrewEQUIP); Uluslararası Deniz İşverenleri Konseyi (International Maritime Employers' Council – IMEC), Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping – ICS) ve Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (International Transport Workers' Federation – ITF) ortaklığında kurulmuştur. Söz konusu kuruluşlar küresel deniz ticaret filosunun %80'inden fazlasını ve 200 bağlı birlik aracılığıyla yaklaşık bir milyon uluslararası gemi personelini temsil etmektedir.
CrewEQUIP, bağımsız bir şekilde gerçekleştireceği değerlendirmeler sonucunda gemi personelinin karantinaya alınabileceği güvenli oteller listesi oluşturacaktır. Söz konusu program, en yüksek standartları ve mevcutta yürürlükte olan sektör bazlı en iyi protokolleri uygulayarak hükümetler tarafından sıklıkla sınır politikalarında yapılan ve uluslararası gemi personeli değişimlerini olumsuz anlamda etkileyen değişikliklerin getirdiği zorluklar ile mücadele etmek için tasarlanmıştır. Bu sayede hükümetler karantinaya ilişkin zorunlulukların kapsamını artırsa bile gemi personeli gemilere güvenli bir şekilde ulaşmaya devam edecektir.
Deniz işveren grupları, 2020 yılının sonlarında yaşanan ve kontratlarının sonuna gelmelerine rağmen gemide kalmak zorunda bırakılan 400.000 gemi personelinin yaşadığı değişim krizinin tekrar yaşanmasını önlemek amacıyla söz konusu programın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca söz konusu kriz, aynı sayıda gemi personelinin gemiye katılamamasına ve maaşlarını alamamasına sebep olmuştur.
Aşı ve testlerin dijital olarak tanındığı küresel ve kalıcı bir sisteme ihtiyaç olduğunu ifade eden deniz işveren grupları, CrewEQUIP'in gemi personeli değişiminin desteklenmesi açısından önemli olacağını belirtmiştir. Ayrıca, gemi personeli ve gemiye katılmak için yurtdışına çıkması gereken diğer işçiler için dijital sarı kart uygulamasını geliştirmek amacıyla Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization – ILO) tarafından kurulduğu duyurulan yeni çalışma grubunu desteklemektedir.
Karantina tesisleri CrewEQUIP'in katı hijyen tedbirlerine, testlerin doğruluğuna ve veri güvenliğine ilişkin standartları karşılamak zorundadır. Buna ek olarak bir tesis, CrewEQUIP'in gereksinimlerini karşılayan bir tesis olmak ve bu durumu sürdürebilmek için Lloyd's Register ve programın dış denetçisi tarafından yapılacak denetimlerden de geçmek zorundadır.
ICS Genel Sekreteri Guy Platten konu ile ilgili şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "CrewEQUIP programı hem gemi personeli hem de armatörler için karantina sürecini kolaylaştıracak ve yüksek standartların devamlılığını sağlayacaktır. Fakat gemi personelinin sürekli olarak değişen seyahat ve karantina kısıtlamalarından daha fazla etkilenmemesini temin etmek amacıyla dünya liderleri tarafından acil olarak uzun vadeli çözümler ortaya konulması gerekmektedir. Omicron varyantına ilişkin hükümetler tarafından uygulanan katı seyahat kuralları büyük bir endişe teşkil etmektedir. Taşımacılık işçilerinin söz konusu seyahat kısıtlamalarından muaf tutulması ve söz konusu işçilerin aşılama hususunda önceliklendirilmesi konusunda dünya liderleri tarafından ortaklaşa önlemler alınmalıdır." (Kaynak: ICS)
5- 01.01.2021-29.12.2021 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.
01.01.2021–29.12.2021 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 192 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1 Türk Bayraklı gemi (İtalya–Manfredonia) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx) yer almaktadır.
enizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx) yer almaktadır.
Hazırlayan ve İngilizceden tercüme eden: Emre ERDOĞAN, İMEAK DTO Dış İlişkiler birimi