EKİM 2021 AB BÜLTENİ

News compiled from various sources on current developments in the maritime industry in Europe is presented below for informational purposes.

1- Avrupa Birliği daha yeşil, huzurlu ve refah bir Arktik için girişimlerde bulunuyor.

İklim değişikliği, ham maddeler ve jeostratejik etki açısından Avrupa Birliği için kilit bir stratejik öneme sahip olan Arktik bölgesine ilişkin olarak Yüksek Temsilci Josep Borrell ve Avrupa Komisyonu, 13 Ekim 2021 tarihinde daha yeşil, huzurlu ve refah içinde bir Arktik bölgesi için izleyecekleri yaklaşımları bildirdi. Konuya ilişkin yapılan ortak bildiri ile jeopolitik, çevresel, ekonomik, güvenlik, sosyal zorluklar ve fırsatlar gibi konular ele alınarak, bu sorunların üstesinden gelmek için sürdürülebilir yaklaşımlar konusunda ortaklarla iş birliği yapılması teşvik edildi.

Grönland’da açılacak Avrupa Komisyonu ofisi ile birlikte Arktik bölgesindeki sorunların AB dış ilişkileri nezdindeki görünürlüğü artırılacaktır. Bunun yanı sıra Arktik bölgesinde yaşayan insanlara fayda sağlamak amacıyla bölgedeki yeşil geçiş sürecinin desteklenmesine yönelik Avrupa Birliği tarafından bir fon sağlanacaktır.

Küresel iklim çalışmalarına destek vermek amacıyla 31 Ekim–12 Kasım 2021 tarihlerinde gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (UN Climate Change Conference) öncesinde söz konusu ortak bildiri ile petrol, kömür ve gaz sondajlarının durdurulması ile ilgili çağrıda bulunulmuştur.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Yönetimi Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell konuya ilişkin şu şekilde bir açıklamada bulunmuştur: “Küresel ısınmanın etkilerinden dolayı hızla değişmekte olan Arktik bölgesindeki doğal kaynaklara yönelik mücadele ve bölgedeki jeopolitik rekabet artış göstermiştir. Bu gelişmeler, Arktik bölgesindeki istikrarın, güvenliğin ve barışçıl iş birliğinin teşvik edilmesi için Avrupa’nın bölge ile ilgili jeopolitik ilgisini kapsamlı bir şekilde belirlemesi gerektiğini bize göstermiştir.”

AB Çevre, Balıkçılık ve Okyanuslar Komiseri Virginijus Sinkevičius ise sözlerinde şu ifadelere yer vermiştir: “Arktik bölgesi dünyanın geri kalanına kıyasla üç kat daha hızlı ısınmaktadır. Buzulların ve don tabakasının erimesi iklim değişikliğini hızlandırmakta ve bu durum devasa bir zincirleme etki ortaya çıkarmaktadır. Avrupa Birliği, güçlü uluslararası iş birliği sayesinde Arktik’i güvenli ve istikrarlı; Arktik angajmanı, iklim politikası, Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) ve mavi ekonomi arasındaki güçlü bağ sayesinde ise sürdürülebilir ve refah bir hale getirmek istemektedir.”

Ekonomik anlamda büyük bir oyuncu olan Avrupa Birliği, Arktik bölgesi de dahil olmak üzere küresel sürdürülebilir kalkınma, yerliler ve yerleşik halkının geçimine yönelik sorumluluklar taşımaktadır. Çevresel ayak izi, kaynak ve ürünlerine olan talebi göz önünde bulundurulduğunda Avrupa Birliği’nin Arktik üzerinde oldukça büyük bir etkisi vardır.

Daha önce hiç görülmemiş bir noktada olan iklim değişikliği konusu Arktik bölgesinin karşılaştığı en büyük sorundur. Bu mücadelede küresel lider konumunda olan ve BM İklim Konferansı’ndan önce Avrupa Yeşil Mutabakatı öneri paketleri ve yeni iklim kanununda da belirtildiği üzere 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefi ve 2030 yılına kadar seragazı emisyonlarını %55 oranında azaltma hedefi bulunan AB, görevini yapmaya ve küresel çaptaki sorumluluğunu üstlenmeye hazırdır.

Bilim, yenilik ve bölgesel yatırımlar ile desteklenen AB’nin yeni sürdürülebilir mavi ekonomi yaklaşımına ek olarak bir takım yasa teklifini içeren Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB’nin Arktik angajmanının temelinde olacaktır.

Buna ek olarak Avrupa Birliği, barışçıl ve yapıcı diyalog ve uluslararası iş birliğine katkı sağlayarak; iklim değişikliği ve çevresel bozulmanın ekolojik, sosyal, ekonomik ve politik etkileri ile mücadele etmek için güçlü adımlar atarak ve Arktik bölgelerinin kapsamlı ve sürdürülebilir kalkınmasını destekleyerek çeşitli kilit hedefler ile Arktik angajmanını daha da güçlendirecektir.

Arktik bölgesinde yapılacak çok taraflı bir iş birliğinin desteklenmesi konusunda AB’nin temel çıkarları bulunmaktadır. AB, değer ve prensiplerine bağlı olarak ve bunun da ötesinde güvenli, sürdürülebilir, refah içinde ve barışçıl bir bölgenin oluşturulması için paylaşılan sorumluluğu da göz önünde bulundurarak Arktik bölgesinde bulunan bütün kilit ortaklar ve paydaşlar ile iş birliği gerçekleştirecektir. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

2- Denizcilik sektörü, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini sağlamak için IMO’ya iddialı bir plan sunuyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 26’ncı Taraflar Konferansı (Climate Change Conference of the Parties - COP26) öncesinde, Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping-ICS), küresel denizcilik sektörünün 2050 yılı net sıfır emisyon hedefini taahhüt ederek sektörün Birleşmiş Milletler nezdindeki düzenleyici kuruluşu Uluslararası Denizcilik Örgütü’yle (International Maritime Organization-IMO) temas sağlamaktadır.

Uluslararası Deniz Ticaret Odası, IMO’ya planlarını sunarak, denizcilik sektörünün 2050 yılına kadar net sıfır CO2 emisyonuna ulaşmasına yardımcı olmak için hükümetlerin alması gereken acil önlemleri detaylandırmıştır.

Küresel denizcilik sektörünün %80’ini temsil eden ICS, COP26’da denizcilik sektörü için büyük önem arz eden “Denizciliğin Geleceğini Şekillendirmek” başlıklı dekarbonizasyon konferansından bir ay önce, hükümetleri IMO’nun 2050 yılına kadar uluslararası deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonları %50 oranında azaltma hedefini daha iddialı hale getirmeye teşvik etmektedir.

ICS’in söz konusu planları, sıfır karbonlu teknolojiler geliştirmek için zorunlu bir Ar-Ge fonu oluşturulmasını ve konvansiyonel yakıtlara göre daha maliyetli olan sıfır karbonlu yakıtlara geçişi hızlandırmak için deniz taşımacılığı sektörüne yönelik bir karbon vergisinin geliştirilmesini içermektedir.

Sunulan öneride, dekarbonizasyona geçiş sürecinin hızlandırılması için önemli bir ihtiyaç olduğu deniz taşımacılığı sektörü tarafından kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefinin ancak hükümetlerin gerekli önlemleri alması durumunda kabul edilebilir olacağı belirtilmektedir. Bu nedenle denizcilik sektörü, 2050 yılına kadar dekarbonizasyon sürecini bir gerçeklik haline getirmek için hükümetler tarafından alınması gereken önlemleri proaktif olarak belirleme konusunda önemli bir adım atmıştır.

IMO tarafından net sıfır emisyon hedefinin benimsenmesi, deniz taşımacılığı sektörünün yanı sıra enerji sağlayıcıları, gemi inşacıları ve makine üreticilerini harekete geçirecek ve böylece yeşil yakıt ve teknolojilere yapılan yatırımlar hızlandırılacaktır.

Yeni inşa edilen deniz aşırı sefer yapan gemilerin ortalama 25 yıllık kullanım süresi göz önünde bulundurulduğunda, deniz taşımacılığı sektörü iddialı net sıfır emisyon hedefine ulaşmak istiyorsa, 2030 yılına kadar binlerce sıfır emisyonlu geminin kullanıma hazır olması gerekmektedir. Bu nedenle, IMO tarafından Teknoloji Hazırlık Seviyesi’nde (Technology Readiness Level - TRL) artışı hızlandırmak için gerekli acil tedbirlerin alınması kritik bir öneme sahiptir. COP26’dan iki hafta sonra Kasım 2021 ayında düzenlenecek Deniz Çevresini Koruma Komitesi 77. Oturumu’nda (Marine Environment Protection Committee – MEPC77), 5 Milyar ABD Doları tutarındaki IMO Denizcilik Araştırma Fonu’nun (IMO Maritime Research and Development Found-IMRF) oluşturulmasının onaylanması hükümetler tarafından atılacak önemli bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu çağrı, hükümetlerin vergi mükelleflerinin parasını kullanmasını gerektirmeden sıfır emisyonlu gemilerin geliştirilmesini hızlandırmak için garantili finansman sağlayacak olan IMRF teklifini desteklemektedir. Böylece, deniz taşımacılığı sektörünün 2023 yılına kadar uygulamaya koymak istediği 2 ABD Doları (US2 levy) tutarındaki vergi sistemi aracılığıyla, dünya çapında gemi sahiplerinin zorunlu Ar-Ge katkılarıyla IMRF finanse edilecektir.

Ayrıca ICS tarafından net sıfır emisyona geçişi hızlandırmak için, Ekim 2021 ayı ortasında düzenlenecek IMO toplantısında Üye Devletler tarafından ele alınacak olan, deniz taşımacılığı sektörüne yönelik daha geniş bir karbon vergilendirme yapısını belirleyen kapsamlı bir öneri sunulmuştur. Bahse konu küresel karbon vergisi, 2050 yılına kadar olan süreçte gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomileri için denizcilik sektörünün yeşil geçişinde tutarlılığı sağlamaya yönelik olarak sıfır karbonlu yakıtlar ile konvansiyonel yakıtlar arasındaki fiyat farkını kapatmaya yardımcı olacak ve dünya çapındaki limanlarda kullanılacak yeni yakıt ikmali altyapısının kurulması kapsamında gereken milyarlarca doları sağlamak için kullanılabilecektir.

ICS Başkanı Esben POULSSON konuyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Harekete geçmek zor bir eylemdir. Bu nedenle, net sıfır emisyon teklifimiz, 2050 yılına kadar deniz taşımacılığının dekarbonizasyonuna yönelik “nasıl” ve “ne” sorularına cevap vermektedir. Hükümetler, gerçekten net sıfır emisyon hedefine ulaşmak istiyorlarsa, soyut taahhütler yerine somut eylemlere geçmeleri gerekmektedir.

2050 yılına kadar net sıfır karbon hedefine ulaşılabilir. Ancak bu durum yalnızca, hükümetlerin bu süreci küresel bir düzenleyici çerçeve içinde yönetmesine yönelik acil kararlar almasıyla sağlanabilir.”

ICS Sera Gazı (Green House Gases - GHG) önlemleri çalışma grubu Başkanı Sayın John ADAMS ise şu ifadeleri dile getirmiştir: “Sektörümüzün hızlı ve etkili bir şekilde dekarbonizasyonunu sağlamaya yönelik en etkili ve adil teklifleri müzakere ve analiz etmek için çok sayıda uzman sektör lideriyle zaman geçirdik. Hükümetler tarafından IMO’da söz konusu önlemlerin benimsenmesiyle, denizcilik sektörünü ve ilgili sektörleri sıfır karbonlu bir geleceğe hızla taşıyacak düzenlemeler sağlanabilir.

Hükümetler, denizcilik sektörü tarafından Kasım 2021 ayında IMO’ya sunulacak 5 Milyar ABD Doları tutarındaki Ar-Ge fonu önerisini onaylayarak bu yeni süreci destekleme niyetlerini açıkça belirtebilirler.”

ICS tarafından sunulan teklif aynı zamanda, deniz taşımacılığındaki değişimi hızlandırmak için sıfır karbon teknolojilerinde sektör yenilikçileri arasında fikri mülkiyetin paylaşılmasına yönelik planları da içermektedir.

ICS Genel Sekreteri Guy PLATTEN ise; “Bu öneri, karbon emisyonları konusunda daha sıkı bir şekilde düzenlenmeyi talep eden ve bu hedefe ulaşmaya yönelik zorlukları aşmak için öncülük yapan denizcilik sektörü açısından örnek teşkil etmektedir. Gündemde olmak yerine net sıfır emisyon hedefine ulaşmaya çalışıyoruz.

Net sıfır hedefinin politik bir iyi niyet göstergesinden daha fazlası olması isteniyorsa, hükümetlerin açık denizlerde sefer yapan büyük gemilerden kaynaklanan CO2 emisyonlarını aşamalı olarak sıfırlanmasının zorluğunu kabul etmesi gerekmektedir. Sadece sunulan bu tedbirler ile deniz taşımacılığı sektörünün dekarbonizasyonu için yenilikçi bilgi boşluğu ve küresel çapta adil bir geçiş sürecinin zorlukları çözüme kavuşabilir.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. (Kaynak: ICS)

 

3- EMSA ve Türkiye arasında bağışlama sözleşmesi imzalandı.

Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (European Maritime Safety Agency–EMSA) Genel Müdürü Maja Markovčić Kostelac ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası sırasında bir bağış sözleşmesi imzaladı. Söz konusu sözleşme ile EMSA, Karadeniz ve Hazar Denizi Bölgeleri’ndeki Deniz Emniyetini, Güvenliğini ve Deniz Çevresini Koruma projesi kapsamında Türkiye’deki gemi denetçileri için sülfür izleme ekipmanı temin edecek.

Taşınabilir ve hafif olan bu ekipman ile gemiler tarafından kullanılan yakıtın sülfür içeriğinin gemi denetçileri tarafından hızlı bir şekilde gemi üzerinde incelenmesine olanak sağlanacak.

İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlikte Maja Markovčić Kostelac yenilikler, yeni trendler ve sürdürülebilir lojistikte yeşil lojistik uygulamaları konulu açık oturumlara katıldı. (Kaynak: EMSA)

4- Temiz yakıtları destekleyen Avrupalı armatörler, yasal boşluklardan dolayı FuelEU girişiminin kaçırılabilecek bir fırsat haline dönüşebileceğini düşünüyor.

19 Ekim tarihinde ECSA FuelEU denizcilik önerisine ilişkin görüşünü içeren bir yazı yayımladı. İklim krizinin toplumumuzun yüzleştiği en büyük insani, ekonomik ve çevresel zorluklardan biri olduğunun altı çizilen yazıda, Avrupalı armatörlerin ‘Fit for 55’ paketi kapsamındaki artırılmış iklim hedefini desteklediği ifade edilmiştir.

ECSA Başkanı Claes Berglund konuya ilişkin olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Deniz taşımacılığı sektörüne yönelik küresel bir çözüm daha tercih edilebilir gibi gözükse de sektör, AB düzeyinde de iklim krizine yönelik çözümlere katkıda bulunmalıdır. ECSA, FuelEU Denizcilik önerisi kapsamındaki fiyatı pahalı veya piyasada mevcut olmayan daha temiz yakıtların pazarda tutunmasını teşvik etme hedefini desteklemektedir. Fakat söz konusu öneri, ‘Fit for 55’ paketi kapsamındaki diğer öneriler ve AB’nin genel artırılmış iklim hedefi ile daha tutarlı olmalıdır.”

Mevcut FuelEU denizcilik önerisi kapsamında AB dışından alınan biyoyakıt karışımlarına yönelik uygulama, yalnızca AB’den olmayan yakıt tedarikçileri tarafından verilen belgelere dayandırılarak yapılacaktır. AB iklim hedeflerine olumlu yönde katkı yapan azalan karbon salınımlarının hesaplanması amacıyla bu belgelerin kullanılması, uygulamaya yönelik önemli açıkların ortaya çıkmasına sebep olmakla birlikte nihai olarak yine uygulamaya yönelik risklerin ortaya çıkmasına sebep olabilir.

ECSA Genel Sekreter Vekili Sotiris Raptis ise şu sözleri ifade etmiştir: “FuelEU önerisi, sektördeki temiz yakıt alımlarına yönelik fırsatın elden kaçırılmasına neden olabilir. Yakıt standartlarının karşılanması konusunda AB yakıt tedarikçilerinin sorumlu tutulması ile uygulamaya ilişkin endişeler büyük ölçüde giderilecektir. Daha temiz yakıtların kullanılmasının teşvik edilmesine yönelik talep çok önemli olmakla birlikte Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi’nden (European Union Emission Trading System – EU ETS) elde edilecek gelirler, rekabet ortamının sürdürülmesi göz önünde bulundurularak Avrupa endüstrisinin karbonsuzlaştırılması amacıyla geliştirilen Farklara Yönelik Karbon Sözleşmeleri (Carbon Contracts for Differences–CCFD) ve Yenilenebilir Enerji Direktifi (Renewable Energy Directive) kapsamında daha yüksek katsayı uygulanarak temiz ve geleneksel fosil yakıtlar arasındaki fiyat farkı dengelenmelidir. (Source: ECSA)

5- 01.01.2021-01.11.2021 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.

01.01.2021–01.11.2021 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 162 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1 Türk Bayraklı gemi (İtalya–Manfredonia) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx) yer almaktadır.

Prepared and translated by Emre ERDOGAN, Foreign Affairs Unit Emre ERDOĞAN, İMEAK DTO Dış İlişkiler

en_GB