MAYIS 2019 AB BÜLTENİ

Avrupa Komisyonu, Mavi Ekonomi Raporu'nu Avrupa Denizcilik Gününde yayımladı

Avrupa Birliği’nin Çevre, Denizcilik ve Balıkçılıktan Sorumlu Bakanı Karmenu VELLA, 2019 Avrupa Denizcilik Gününün açılışını 16 Mayıs’ta Lizbon'da yapmıştır. 2008 yılında başlatılan Avrupa Denizcilik Günü etkinliği, denizcilik profesyonelleri, girişimciler ve okyanus liderleri için yıllık buluşma noktası haline gelmiştir. Bu yıl 53 ülkeden 1400'ün üzerinde kayıtlı katılımcının yer aldığı Avrupa Denizcilik Günü, Komisyonun en büyük denizcilik politikası etkinliği olmuştur.

Avrupa Denizcilik Gününün bu seneki odak noktası; girişimcilik, yatırım, araştırma ve inovasyon yoluyla, okyanus kaynaklarının ekonomik büyüme için sürdürülebilir kullanımı olan “mavi” ekonominin desteklenmesi olmuştur. Avrupa Komisyonu söz konusu konferans vesileyle, Mavi Ekonomi Raporu’nun ikinci baskısını yayımlamıştır. VELLA Rapor ile ilgili olarak; “Kıyı bölgeleri, 214 milyon kişiye ev sahipliği yapmakta ve AB GSYİH'nın % 43'ünü oluşturmaktadır. Mavi Ekonomi Raporu, mavi ekonominin, hem turizm ve gemi inşa gibi kurulu sektörlerde ve hem de okyanus enerjisi ve mavi biyoekonomi gibi gelişmekte olan sektörlerde sahip olduğu fırsatlarla heyecan verici bir büyüme alanı olduğunu teyit etmektedir. Yine de mavi ekonomi girişimlerinin ve küçük şirketlerin fikirlerini ortaya çıkarabilmek için sık sık mücadele ettiğini biliyoruz. Bu nedenle Avrupa Komisyonu, söz konusu şirketlerin olgunlaşmalarına ve nihayetinde büyümeleri için gereken fonlara erişmelerine yardımcı olmak için bir yatırım hazırlığı destek aracı geliştirmektedir” demiştir.

Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi'nden sorumlu olan Eğitim, Gençlik, Kültür ve Spor Bakanı Tibor NAVRACSİCS, Mavi Ekonomi Raporu’nun hazırlanmasına yardımcı olmuştur. NAVRACSİCS Rapor ile ilgili olarak şunları söylemiştir: “Yeryüzünün % 70’inden fazlasını kaplayan denizlerimiz aracılığıyla, dalgaların altında neler olduğu hakkında edindiğimiz bilgiler uzaklardaki gezegenler hakkında sahip olduğumuz bilgilerden daha azdır. Bu durum, deniz ekosistemlerini korurken kaynaklarımızdan en iyi şekilde yararlanmamızı önlemektedir. Avrupa Mavi Ekonomisi hakkındaki ikinci Rapor söz konusu durumu değiştirmeyi amaçlamaktadır. Rapor, Avrupa Komisyonu’nun sağlam ve kanıta dayalı yaklaşıma verdiği önemi yansıtmaktadır. Okyanuslarımız ve denizlerimiz, gelecek kuşaklara zarar vermeden refah yaratabilir ve insanlığın karşı karşıya kaldığı zorlukların üstesinden gelmemize yardımcı olabilir.”

VELLA’nın Avrupa Denizcilik Günü kapsamında Portekiz tarafından düzenlenen akıllı okyanus yönetişimi konulu uluslararası bakanlar konferansında yaptığı konuşmanın merkezinde okyanusların olanaklarının sürdürülebilir şekilde kullanılması yer almıştır. VELLA, okyanusların, özellikle okyanus enerjisinin, 2050 yılına kadar karbondan arındırılmış bir Avrupa yaratılmasında sahip olduğu kilit rolü yinelemiştir.

Bu yılki Mavi Ekonomi Raporu’nda, deniz savunma ve deniz ekipmanı sektörleri de dâhil olmak üzere çeşitli yeni unsurlar yer almaktadır. Rapora, deniz koruma alanlarının ekonomik etkileri ve araştırma ve eğitim sektörünün mavi ekonomi işlerine katkısı hakkında bir dizi vaka incelemesinin yanı sıra, bir deniz havzası ön analizi de eklenmiştir. Söz konusu Rapor ayrıca, iklim değişikliği ve etkilerini azaltma önlemlerinin maliyetlerini ve ekonomik etkilerini ele alan ekosistem hizmetleri ve doğal sermaye üzerine bir bölüm de içermektedir. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

Yolcu gemileri kaynaklı SOx emisyonlarından en çok zarar gören ülkeler belirlendi

Yolcu gemilerinin uğradıkları liman kentlerinde kirlenmeye neden olduğu gerçeği yeni değildir; ancak yakın tarihli bir çalışmaya göre, tek bir hatla işletilen gemiler 2017'de tüm Avrupa'daki 260 milyon otomobilden on kat fazla kükürt oksit (SOx) yaymıştır.

Avrupa Ulaştırma ve Çevre Federasyonu (T&E) tarafından yayımlanan bahse konu çalışmada; İspanya, İtalya, Yunanistan, Fransa ve Norveç'in Avrupa'da yolcu gemisi kaynaklı hava kirliliğine en fazla maruz kalan ülkeler olduğu belirtilmektedir. Belli başlı limanlar arasında yer alan Barselona, Palma Mallorca ve Venedik en çok kirletilen limanlardır.

Analizler ayrıca, en katı deniz kükürt yakıtı standardının zorunlu olduğu Kükürt Emisyonu Kontrol Alanlarında (SECA'larda) bile, yolcu gemilerinden kaynaklanan hava kirliliğinin endişe verici boyutta olduğunu göstermektedir. Örneğin kıyıları tamamen SECA’lar içerisinde olan Danimarka’da 2017 yılında yolcu gemileri tüm ülkenin 2,5 milyon yolcu taşıtının bir yılda yaydığı SOx’ten 18 kat fazla SOx yaymıştır.

T&E Denizcilik Müdürü Faig ABBASOV, “Lüks yolcu gemileri, mümkün olan en kirli yakıt ile çalışan yüzen şehirlerdir. Şehirler kirli dizel arabaları haklı olarak yasaklıyor, ancak hem yolculara hem de kıyılardakilere ölçülemeyecek kadar çok zarar veren zehirli dumanlar çıkaran yolcu gemisi şirketlerine ücretsiz geçiş izni veriyorlar” demiştir.

Çalışma ayrıca, yolcu gemilerinin her yıl Avrupa’nın araba filosunun % 15’i kadar zehirli azot oksitler (NOx) saldığını da ortaya koymuştur. T&E’ye göre, 2017 yılında Marsilya’ya 57 yolcu gemisi uğramış ve bu gemiler kentin 340.000 binek otomobilinin neredeyse dörtte biri kadar NOx salmıştır.

Yine Danimarka'da analiz edilen 107 yolcu gemisinin, ülkede faaliyet gösteren otomobillerin yarısı kadar NOx’i Danimarka Deniz Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (EEZ) salınımında bulunduğu belirtilmektedir.

T&E bu bağlamda, tüm Avrupa limanları için sıfır emisyonlu bir liman standardı önermiş, ayrıca yolcu gemilerine katı hava kirliliği standartlarının uygulanmasını talep etmiştir.

T&E’den ABBASOV, “Söz konusu gemiler genellikle başlıca turistik destinasyonlarda kıyılara yakın yerlerde uzun liman uğrakları yaptıkları için hava kalitesini orantısız bir şekilde etkilemektedirler. İlk olarak, şu anda Kuzey ve Baltık Denizi'ndeki emisyon kontrol alanlarının AB denizlerinin geri kalanını [kapsayacak şekilde] genişletilmesi ve Avrupa’daki deniz SECA standardının karayolu taşımacılığında kullanılan yakıtla eşdeğer olarak 10 ppm’ye indirilmesi tavsiye edilmektedir” demiştir. (Kaynak: World Maritime News)

Politika, hukuk, bilim, araştırma ve geliştirme alanları deniz genetik kaynakları için bir araya geldi

Okyanuslardaki biokütlenin % 65'inden fazlası planktondan oluşmaktadır. Genetik çeşitliliği dikkat çekici olan deniz mikropları ekosistemimize hizmet vermektedir. Deniz genetik kaynakları (Marine Genetic Resources- MGR) ayrıca; farmasötik, biyolojik iyileştirme, kozmetik, nutrasötik veya biyomedikal yenilik gibi alanlarda muazzam bir potansiyele sahiptir.

Ulusal yargı yetkisinin dışında kalan alanlardaki deniz genetik kaynakları regüle edilmemektedir. Avrupa Komisyonu bu nedenle, 21 - 22 Mayıs 2019 tarihlerinde Brüksel'de “Ulusal Yargı Yetkisi Dışındaki Alanlarda Deniz Genetik Kaynakları: Politika, Hukuk, Bilim, Araştırma ve Geliştirme” konulu uluslararası bir çalıştay düzenlemiştir.

Ulusal yargı alanının ötesinde deniz biyolojik çeşitliliği konusundaki uluslararası anlaşmanın müzakerecileri olan üst düzey bilim insanları, hukuk uzmanları, özel sektör ve sivil toplum temsilcileri, ulusal yargı yetkisi dışında kalan alanlardan, açık denizlerden ve deniz dibinden elde edilen deniz genetik kaynaklarının keşfi, analizi ve kullanımı ile ilgili bilimsel sürecin daha iyi anlaşılması için bir araya gelmiştir.

Katılımcılar bahse konu Çalıştay’da, genetik kaynakların örneklenmesi, bilimsel analizleri, koleksiyonda depolanmaları, numunelerin dijital bilimsel bilgiye dönüştürülmesi, uygulamalı araştırma örnekleri ve fikri mülkiyet hakları gibi teknik ve yasal konuları ele alma fırsatı bulmuşlardır.

Çalıştayda; DNA'nın dijital verilere nasıl dönüştürüldüğü açıklanmış, bilimsel araştırmanın temeli olan verilere açık erişimin önemi vurgulanmış, derin denizleri örneklemek için kullanılan teknolojiler ele alınmış ve açık denizlerde deniz yolculuğu düzenlemenin zorluğu ve maliyetleri ortaya koyulmuştur. Bu kapsamda, uluslararası işbirliğinin önemi vurgulanmış ve model alınacak çok iyi örnekler olduğu belirtilmiştir.

Ulusal yargı yetkisi dışındaki alanlara ilişkin müzakereler Avrupa Birliği için politik bir öncelik olup, Avrupa Komisyonu’nun Denizcilik ve Balıkçılık (DG MARE) Genel Müdürü João Aguıar MACHADO, devam eden müzakerelerde sivil toplum örgütlerinin de desteğiyle, bilim dünyasını ve özel sektörü bir araya getirmenin önemini vurgulamıştır.

Ulusal yargı yetkisi dışında kalan alanlar hakkındaki hükümetlerarası konferansın Başkanı Rena LEE,  müzakereleri somut bir bilimsel bilgiye dayandırma ve pratik çözümler bulmaya duyulan ihtiyacın altını çizmiştir.

Söz konusu müzakere, ulusal yargı alanlarının dışındaki deniz biyolojik çeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir kullanımı hakkındaki Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) kapsamında devletlerarası yasal bağlayıcılığı bulunan bir belgenin detaylandırılması müzakeresidir. Müzakere, bir “paket anlaşmanın” dört unsuruna odaklanmaktadır: deniz koruma alanları da dâhil olmak üzere alan bazlı yönetim araçları, çevresel etki değerlendirmesi, kapasite geliştirme ve deniz teknolojilerinin transferi ve fayda paylaşımı dâhil olmak üzere deniz genetik kaynakları.

AB ve Üye Devletleri, 2006’daki başlangıcından bu yana, bahse konu siyasi sürecin güçlü bir destekçisi olmuştur. Bu konuda etkili ve evrensel bir anlaşmaya varmak, AB’nin Okyanus Yönetişimi Gündemi içerisinde kilit bir önceliktir. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

Karadeniz, Ortak Denizcilik Gündemini onayladı

Bulgaristan, Gürcistan, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Rusya, Türkiye ve Ukrayna’dan Bakanlar, Karadeniz için Ortak Denizcilik Gündemi’ni onaylamak üzere 21 Mayıs 2019 tarihinde Bükreş’te bir araya gelmişlerdir. Böylece, Karadeniz Bölgesi, daha fazla ve daha sürdürülebilir ekonomik büyüme için havza çapında bir inisiyatif oluşturarak AB’ye sınırdaş deniz havzalarına katılmıştır.

Bölgedeki türünün ilki olan Ortak Denizcilik Gündemi, Avrupa Komisyonu tarafından başlatılan ve desteklenen bir sürecin sonucudur. Avrupa Birliği sadece 2015 - 2018 yılları arasında, bölgenin okyanuslar, denizler ve kıyı bölgeleri ile ilgili tüm ekonomik faaliyetlerini temsil eden mavi ekonomisini 13 milyon Euro’dan fazla bir meblağ ile desteklemiştir.

Çevre, Denizcilik ve Balıkçılıktan Sorumlu AB Bakanı Karmenu VELLA konu ile ilgili olarak şunları söylemiştir: “Bugün Karadeniz Bölgesi, uygulanabilir sınır ötesi projelere dayanan yeni bir deniz havzası stratejisine doğru adım atmıştır. Bu adım, bölgenin mavi ekonomisini sürdürülebilir bir şekilde ileriye taşıyacaktır. Karadeniz kıyılarını paylaşan ülkeler bunu başarıya ulaştırabilirler. Avrupa Komisyonu da bu sürece tam destek vermeye devam edecektir.”

Karadeniz ülkeleri Ortak Denizcilik Gündemi kapsamında üç amaç güdeceklerdir: sağlıklı deniz ve kıyı ekosistemleriü, rekabetçi, yenilikçi ve sürdürülebilir bir mavi ekonomi ve mavi ekonomi yatırımlarının teşvik edilmesi. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)

Avrupa denizleri kirlenmeye devam ediyor

Avrupa Çevre Ajansı’nın (European Environment Agency - EEA), “Avrupa denizlerindeki kirleticiler’ (Contaminants in Europe’s seas) isimli değerlendirme raporu, Avrupa’nın bölgesel denizlerindeki kirlenmenin tutarlı bir şekilde haritasını çıkarmak ve uzun süredir var olan tehlikeli maddelerdeki eğilimleri kontrol etmek üzere yapılan ilk girişimdir. Değerlendirme raporu, başta Su Çerçeve Direktifi (Water Framework Directive) ve Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi (Marine Strategy Framework Directive) kapsamında toplanan veriler olmak üzere, halka açık izleme verilerine dayanmaktadır.

Rapor, Avrupa'daki dört bölgesel denizin de geniş çaplı kirlenme sorunu yaşandığını, Baltık Denizi'nde değerlendirilen alanın % 96'sı, Karadeniz'de % 91'i, Akdeniz'de % 87'si ve Kuzey Doğu Atlantik Okyanusu'nda % 75'i arasında değişen bir oranda kirlenme sorunu olduğunu göstermektedir.

Genel olarak, dört denizde de kirlenme azalmaktadır, ancak böcek öldürücü DDT'nin Akdeniz'de en iyi dengeleyici olduğu görülmektedir. Kadmiyum ve civa gibi iyi bilinen bazı kirleticilerin konsantrasyonlarının düştüğü ancak bu düşüşün birçok alanda kabul edilen eşikleri karşılayacak kadar olmadığı görülmektedir.

Rapora göre, deniz kirliliğinin ele alınma biçiminin ciddi anlamda değişmesi gerekmektedir. Örneğin, birçok inatçı madde deniz ekosistemlerinde varlığını sürdürdüğü için söz konusu maddelerin kullanımının önlenmesi uzun vadeli politika taahhütlerine ulaşmak için esastır.

Kirleticiler hakkındaki Rapor, Avrupa Çevre Ajansı’nın deniz çevresi hakkında yapacağı bir dizi değerlendirmenin ilkidir. Söz konusu Raporu, Ajansın Deniz Mesajları Raporu’nun (Marine Messages) ikinci baskısının yanı sıra, ötrofikasyon, deniz biyolojik çeşitliliği, çoklu insan baskısının potansiyel birleşik etkileri, sürdürülebilir kullanım ve deniz koruma alanları ile ilgili değerlendirmeler izleyecektir. (Kaynak: Avrupa Çevre Ajansı)

01.01.2019 – 20.06.2019 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları

01.01.2019 – 20.06.2019 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında 1 Türk Bayraklı gemi (İspanya – Santander) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx ) yer almaktadır.

 

Hazırlayan ve İngilizceden tercüme eden: Selin YELESER, İMEAK DTO Dış İlişkiler Müdürü

tr_TR