1- COVID-19 Kapsamında Kruvaziyer Gemi Faaliyetlerine İlişkin AB Kılavuzu.
Avrupa’da kruvaziyer faaliyetlerinin güvenli bir şekilde devam etmesine ilişkin olarak Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (European Maritime Safety Agency – EMSA) tarafından “COVID-19 Kapsamında Kruvaziyer Gemi Faaliyetlerine İlişkin AB Kılavuzu” (COVID-19 EU Guidance for Cruise Ships) yayımlanmıştır.
Söz konusu kılavuzda, kruvaziyer gemilerinin yeniden faaliyete geçebilmesi için gemi ve liman arasında görev ve sorumlulukların iyi bir şekilde belirlendiği, ilgili taraflarca anlaşıldığı ve kabul edildiği güvenli bir iletişimin kurulmasının önemli olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, kruvaziyer gemileri ve limanlar arasındaki koordinasyonun kolaylaştırılması amacıyla tek bir iletişim noktası belirlenmesinin önerildiği belirtilmektedir.
Kılavuzda ayrıca, aşılamaya ilişkin gereksinimler, gemiye giriş ve gemiden çıkışta sağlık testi zorunlulukları, yığılmayı önlemek amacıyla yolcu ve gemi personelinin gemiye katılma ve gemiden ayrılmalarının düzenlenmesi, geminin limanda olduğu sırada yerel sağlık irtibat noktaları ve raporlama gereksinimleri, COVID-19 semptomu gösteren kişilerin gemiden çıkışları amacıyla oluşturulacak planlar, temaslı kişiler için karantina uygulamaları, izolasyon ve karantina sürecinin geçirileceği konaklama yerleri, ülkeye dönüşler için düzenlemeler, liman çalışanları, kılavuz kaptan, denetçiler ve tedarikçiler gibi gemiye katılacak kişiler için protokollerin oluşturulması gibi hususlar da dahil olmak üzere liman devleti yetkilileri ve henüz limana yanaşmamış olan gemiler arasında bilgi alışverişine ilişkin hususların çözüme kavuşturulmasının gerektiği bildirilmektedir. (Kaynak: EMSA)
2- Belçika, gemi insanlarını aşılamaya başlayan ilk AB ülkesi oldu.
Belçika, gemi insanlarının aşılanmasına ilişkin bir program başlatan ilk AB ülkesi olmuştur. Belçika’nın başlattığı program sonrasında, 1 Haziran 2021 tarihi itibarıyla denizcilik camiasının aşılanması amacıyla programlar başlatan ülke sayısında artış olmuştur.
Belçika’da gemi insanlarını aşılama programı Başbakan Yardımcısı Vincent Van Quickenborne öncülüğünde başlamış ve Haziran ayı içerisinde yaklaşık 2.200 gemi insanı aşılanmıştır.
Bakan Van Quickenborne konuyla ilgili olarak; “Tükettiğimiz ürünlerin yüzde 90’ının deniz yoluyla taşındığı günümüzde gemi insanları ekonomimiz için önemli bir yere sahiptir. Gemi insanlarının uzun süreler boyunca denizlerde kapalı ortamda gruplar halinde çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, gemide koronavirüs salgını görülmesi tehlikeli bir durum teşkil etmektedir. Aşı ile birlikte Belçikalı gemi insanlarına bu zor şartlar altında güvenli bir çalışma ortamı sunmanın yanı sıra yabancı limanlara güvenli ve hızlı bir şekilde seyahat etme olanağı da sağlamaktayız. Bu kapsamda Belçika, gemi insanlarını aşılayan ilk AB ülkesi olmuştur. Bu sayede deniz taşımacılığı faaliyetlerinin devamlılığını sağlamaktayız.” Şeklinde açıklamada bulunmuştur.
Belçika’nın yanı sıra Haziran ayında Hollanda da uyruklarına bakılmaksızın Hollanda bayraklı gemilerde çalışan tüm gemi insanlarının aşılanması için bir program başlatmıştır. Hollandalı yetkililer tarafından yapılan açıklamada gemi insanları için yaklaşık 49.000 tek doz aşı temin edileceği ifade edilmiştir. Gemi insanlarının ülkeden ayrılışları, kendi ülkelerine veya gemiye katılmak üzere seyahatleri sırasında aşılanmalarını mümkün kılmak amacıyla söz konusu aşılama programı aylara yayılarak yürütülecektir. (Kaynak: maritime-executive.com)
3- AB temiz yakıt hedeflerinin tankere olan talebi artırması bekleniyor.
Avrupa’da ticaret yapan gemilere yönelik olarak Brüksel tarafından yeni deniz yakıtı standartlarının açıklanması neticesinde uzmanlar bu durumu gemi işletmecileri için bir fırsat olarak görmekle birlikte çeşitli zorlukların da onları beklediğini ifade etmiştir. Bazı uzmanlar yeni kuralların deniz taşımacılığı sektöründe yeni talepleri teşvik edeceğine inanırken, diğer bir kısım uzmanlar ise söz konusu kuralların yüksek maliyetlere sebep olacağına ve biyoyakıtlara olan aşırı bağımlılıktan dolayı kuralların yürürlüğe geçirilmesiyle ilgili sorunlar yaşanacağına inanmaktadır.
Yeni kurallar, Avrupa Komisyonu tarafından tasarlanan ve 2021 yılının sonunda nihai hale getirilecek olan FuelEU Denizcilik Girişimi (FuelEU Maritime Initiative) detaylarına bağlıdır. Söz konusu girişim, Haziran ayının başlarında AB Konseyi tarafından onaylanan AB sürdürülebilir ve akıllı hareketlilik stratejisinin ana politika enstrümanlarından bir tanesidir. Konuyla ilgili olarak Portekiz Altyapı ve İskan Bakanı Pedro Nuno Santos şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Ulaştırma Bakanları olarak daha sürdürülebilir, kapsamlı, akıllı, güvenli ve esnek ulaştırma sistemine yönelik bağlılığımız bulunmaktadır. Bu dönüşüm çok önemli bir yere sahip olmakla birlikte Paris Sözleşmesi uyarınca 2050 yılına kadar iklime zararsız bir AB hedefinin gerçekleştirilmesine yönelik önemli bir katkı sağlayacaktır.”
Söz konusu stratejinin bir parçası olarak Brüksel, denizcilik sektörünü AB’nin kısa vadeli hedefi olan 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında %55’lik bir azalma sağlama amacına uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadır.
Sentetik Yakıtlar
2025 yılından önce FuelEU’nun Avrupa limanlarına gelen gemiler tarafından kullanılan yakıtların karbon yoğunluğunu düzenlemeye başlayacağı beklenmektedir. Avrupa Komisyonu, biyoyakıtların 2050 yılında toplam yakıt bileşimlerinin %39 ile %40’ını oluşturacağını öngörmekte olup, söz konusu öngörüler yönetmeliğin nasıl şekilleneceği konusunda ipucu vermektedir. Kıdemli Analist David Bull konuyla ilgili olarak şu sözleri ifade etmiştir: “İkame olarak uygun sentetik yakıtların deniz dizel yakıtlarının yerini alması an meselesidir. Yakıt piyasasının hacminden dolayı herhangi bir düşük karbonlu ikame yakıt, piyasa tarafından hoşnutlukla karşılanacaktır.” Özel bir şirket tarafından yapılan araştırmaya göre, sentetik yakıtların taşımacılık ve enerji sektörlerinin karbondan arındırılmasına yönelik çalışmalarına büyük katkı sağlaması durumunda ulaştırma sektörüne yönelik gereksinimler nedeniyle tanker taleplerinin artabileceği belirtilmiştir.
Londra’da bulunan bir şirket tarafından yapılan açıklamada şu sözlere yer verilmiştir: “Üretim fazlası sürdürülebilir enerjinin bulunduğu dünyanın bir noktasında, yakıtların üretim yerlerinden alınıp nihai tüketim piyasalarına taşınmasına yönelik bir ihtiyaç ortaya çıkacaktır. Yeni yakıtların taşınması için farklı tanker tasarımlarına ihtiyaç olmayabilir. Dolayısıyla bu durum, mevcut tankerlerin taşıdıkları yükleri ve faaliyetlerini askıya alarak, gerektiği durumlarda söz konusu yakıtları taşıyabileceği anlamına gelebilmektedir.”
Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping – ICS) ve Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (European Community Shipowners’ Association – ECSA) tarafından yürütülen ortak çalışmada FuelEU’nun biyoyakıtlara olan aşırı bağımlılığı riske edebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu kuruluşlar tarafından yapılan açıklamada, biyoyakıtların maliyeti geleneksel yakıtlardan çok daha fazla olduğu için yönetmeliğin, deniz taşımacılığı şirketleri tarafından diğer düşük karbonlu teknolojilere yapılan yatırımların önünü kesebileceği ifade edilmiştir.
Yönetmeliğin Yürürlüğe Girmesine İlişkin Zorluklar
ICS ve ECSA, armatörlerin Avrupa dışındaki bölgelerde yakıt alımı yapmayı tercih etmeleri durumunda gemilerin yeni gereksinimleri karşılaması konusunda Avrupa Birliği’nin çeşitli zorluklar yaşayacağını düşünmektedir. Ortak çalışmada şu sözlere yer verilmiştir: “Uluslararası deniz taşımacılığı açısından bir AB standardının uygulanmaya başlanması, Avrupa sınırları içerisinde veya dışında faaliyet gösteren yakıt tedarikçilerinin AB yetkilileri tarafından sertifikalandırılmasını gerektirecek ve uygulamanın yerine getirilmesi çok zor olacaktır.” (TradeWinds Magazine)
4- COVID-19 salgınından dolayı AB gemi trafiği 2020 yılında %10 düşüş gösterdi.
COVID-19 salgını nedeniyle 2020 yılında kruvaziyer sektörü başta olmak üzere gemi trafiğinde azalma gözlemlenmiş olup, AB üyesi olmayan ülkelerden AB’ye yapılan ithalatta aynı dönemde %12.2’lik bir düşüş yaşanmıştır. Bu rakamlara ek olarak 2020 yılı içerisinde denizyolu ile taşınan yüklerin payında küresel çapta küçük bir artış olmuştur.
Dünyada yaklaşık her 5 gemiden 1’i AB Üye Devleti bayrağı altında faaliyet göstermekte ve AB küresel deniz ticaretinin yaklaşık 5’te 1’ini oluşturmaktadır. Bununla birlikte COVID-19 salgını nedeniyle AB deniz trafiği 2020 yılında %10.2 azalmıştır.
Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (European Maritime Safety Agency – EMSA) tarafından gerçekleştirilen istatistiksel çalışmada, 2019 yılına kıyasla %86’lık düşüş ile kruvaziyer gemi trafiğinin COVID-19 salgınından en çok etkilenen sektör olduğu; dökme yük gemileri, kimyasal tankerler, konteyner gemileri ve petrol tankerlerindeki düşüşün ise %5 olarak ölçüldüğü belirtilmektedir.
Buna ek olarak AB deniz ticareti 2020 yılında % 9.3 oranında düşüş göstermiştir. Küresel olarak yaşanan %3.6’lık düşüş ortalamasının üstünde kalan söz konusu düşüş, AB limanları tarafından gerçekleştirilen yaklaşık 226 milyon tonluk ticari zarara denk gelmektedir.
Gümrük verilerine göre 2020 yılında AB üyesi olmayan ülkelerden AB’ye yapılan ithalatta yaşanan %12.2’lik düşüş, deniz ticaret hacimlerinde yaşanan en büyük düşüş olmuştur. Ayrıca, AB Üye Ülkeleri arasında yapılan deniz ticareti de %7.1’lik bir düşüş ile pandemiden etkilenmiştir. AB’den AB üyesi olmayan ülkelere yapılan denizyolu ihracatında ise %4.3 oranında düşüş gözlemlenmiştir.
Fakat hava, kara ve demiryolu gibi diğer taşımacılık modlarının COVID-19 salgınından daha çok etkilenmesinden dolayı deniz taşımacılığının dünya ticaret hacmindeki payı 2020 yılında %3 artış göstererek %88’e yükselmiştir.
AB Ulaştırma Komiseri Adina Valean konuyla ilgili olarak şu sözleri ifade etmiştir: “COVID-19 salgını, ticaret modelleri ve tedarik zincirlerinin yanı sıra Avrupalı nakliyecileri, gemi kiracılarını, armatörleri, gemi ve kıyı personelini ve liman faaliyetlerini derinden etkilemiştir. Pandemi sonrası iyileşme sürecine yönelik çalışmalarımız kapsamında politikalarımızı yönlendirmek ve tam ve sürdürülebilir bir iyileşmenin temelini atmak amacıyla COVID-19 salgınının deniz taşımacılığı gibi stratejik endüstrilere olan etkilerinin tam olarak belirlenmesi çok önemlidir.”
EMSA Genel Müdürü Maja Markovčić Kostelac ise; “Tüm dünya kapanmaya giderken hayati öneme sahip tedarik zincirinin devamlılığını sağlayan deniz taşımacılığı sektörü kendini kanıtlamıştır. Yayınladığımız bu rapor COVID-19 salgınının AB deniz ticaretine olan etkilerini ilk defa ortaya koymuştur. Söz konusu raporun, hayati öneme sahip deniz taşımacılığı sektörünün tam olarak toparlanmasını sağlamak amacıyla siyasi düzeyde alınan kararlar ve yürütülen çalışmalar hakkında bilgi vereceğini umuyoruz.” şeklinde açıklamada bulunmuştur. (Kaynak: EMSA)
5- Avrupa gezinti teknelerinin karbonsuzlaştırılmasına yönelik yol haritası yayımlandı.
Gezinti tekneleri sektörü, su sporlarından balıkçılığa, yelkencilikten iç sularda kullanılan deniz araçlarına kadar spor ve eğlence faaliyetleri amacıyla kullanılan birçok farklı tipte deniz aracını kapsamaktadır. Küresel anlamda piyasanın öncülerinden olan Birleşik Krallık, özellikle Avrupa’da ihracat satışlarında da lider konumda olan ülkelerden biridir. Yaklaşık 2.7 milyar Sterlin hasılat ve 1 milyar Sterlin’in üzerinde gayrisafi katma değer sağladığı göz önünde bulundurulduğunda gezinti tekneleri sektörü Birleşik Krallık ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlamaktadır.
COVID-19 salgınının etkilerine rağmen gezinti tekneleri sektöründe bir toparlanma yaşanacağı ve sektörün önümüzdeki yıllarda küresel olarak büyümeye devam edeceği beklenmektedir. Çevresel etkiler ve karbon ayak izi, sektörün önümüzdeki yıllarda yaşayacağı ana sorunlardan bir tanesidir. COVID-19 salgını ile iklim değişikliğinin etkilerine ve sektörün gelişmesi için düşük emisyonlu gemilere geçişe yönelik erken hazırlık sürecine daha çok odaklanılmıştır.
Gezinti tekneleri sektöründen kaynaklanan toplam seragazı emisyonu değerleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genel anlamda denizcilik sektöründen kaynaklanan toplam emisyonların küçük bir kısmını oluşturmakta ve otomotiv endüstrisiyle kıyaslandığında çok daha az bir etkiye sebep olmaktadır. Yine de ulusal iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesinin desteklenmesi ve kıyı ve iç sulardaki ekosistem üzerindeki etkilerinin azaltılması amacıyla gezinti teknelerinden kaynaklanan emisyonların düşürülmesi gerekmektedir. Gezinti teknelerinden kaynaklanan emisyonların azaltılması ihtiyacı, düşük ve sıfır emisyonlu gemilerin geliştirilmesi, üretilmesi ve hizmete sunulması konusunda sektöre liderlik etmeleri açısından Birleşik Krallık ve diğer Avrupalı paydaşlar için çok önemli fırsatlar yaratacaktır.
Sektörün karbonsuzlaştırılması politika ve yönetmeliklere bağlı olacaktır. Mevcut yönetmelikler ile sektör içerisinde egzoz emisyonlarının kısıtlanmasına odaklanılmaktadır. Fakat, kısıtlamalara ilaveten seragazı emisyonlarına yönelik olarak ulusal ve Avrupa düzeyinde açık hedefler koyulması ve düşük emisyonlu teknolojiler için bir planlama yapılması da gerekmektedir.
Gezinti tekneleri sektöründen kaynaklanan çevresel ayak izini daha iyi anlamak ve buna yönelik stratejiler geliştirmek için hem ulusal düzeyde hem de Avrupa düzeyinde girişim isteği bulunmaktadır. Sektör paydaşları, standartlar arasındaki uyumun sağlanması ve teknoloji ve altyapı geliştirilmesine yönelik iş birliği yapılmasını sağlamak amacıyla Avrupa düzeyinde görüşmelerin sürdürülmesi için bir çağrıda bulunmuştur.
Karbonsuzlaştırma ile ilgili olarak tüm tekne tiplerine uygulanabilecek ortak bir çözüm bulunmamaktadır. Avrupa gezinti teknelerinin karbonsuzlaştırılmasına ilişkin yayımlanan raporda; tasarımsal iyileştirmeler, elektirifikasyon ve alternatif yakıtlar dahil olmak üzere farklı opsiyonlar hakkında bilgi verilmektedir. Çeşitli teknolojilerin tam karbonsuzlaştırma için kullanılmasının bir çözüm olabileceği, ancak teknenin tüm kullanım ömrü ve enerji sistemlerinin de göz önünde bulundurulmasının önemli olduğu vurgulanmaktadır. Gezinti tekneleri tedarik zincirinin müşteri taleplerine ve dolayısıyla teknoloji ve altyapıya bağlı olduğu, değişimi hızlandırmak, teknolojinin geliştirilmesini ve anlaşılmasını desteklemek için Ar&Ge, çapraz sanayi iş birliği ve düzenleyici ve finansal müdahalenin gerekli olduğu ifade edilmektedir. (Kaynak: europeanboatingindustry.eu)
6-) 01.01.2021-16.07.2021 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.
01.01.2021 – 16.07.2021 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 95 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1 Türk Bayraklı gemi (İtalya – Manfredonia) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx) yer almaktadır.
Prepared and translated by Emre ERDOGAN, Foreign Affairs Unit Emre ERDOĞAN, İMEAK DTO Dış İlişkiler Birimi