Avrupa'da denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.
1- İlk çevresel etki raporuna göre sürdürülebilirliğe ilişkin gelişme kat edilmesine rağmen artan talebe hazırlanmak için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.
Denizcilik sektörü, dünya ve Avrupa ticareti ile ekonomisi için hayati bir rol oynamaya devam edecektir. Geçtiğimiz yıllarda denizcilik sektörü, sektörün neden olduğu çevresel etkilerin hafifletilmesi amacıyla ciddi tedbirler almıştır. Küresel deniz taşımacılığı hacminde öngörülen bir artış öncesinde yayımlanan yeni bir rapor, AB denizcilik sektöründen kaynaklanan çevresel etkiyi ilk defa tam kapsamlı bir şekilde ortaya koymuş ve sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik zorlukları belirlemiştir.
Avrupa dış ticaret hacminin %77’sinin ve AB ile Üye Devletler arasında gerçekleştirilen bütün ticaretin %35’inin deniz yoluyla gerçekleştirildiği günümüzde, deniz taşımacılığı uluslararası tedarik zincirinin çok önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Her ne kadar deniz taşımacılığı faaliyetleri 2020 yılında COVID-19 salgınının etkilerinden dolayı düşmüş olsa da temel kaynaklara ve konteyner taşımacılığına yönelik artan talep doğrultusunda sektörde önümüzdeki yıllarda kuvvetli bir toparlanma beklenmektedir.
Avrupa Çevre Ajansı (European Environment Agency – EEA) ve Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (European Maritime Safety Agency – EMSA) tarafından 1 Eylül 2021 tarihinde çıkarılan Avrupa Deniz Taşımacılığı Çevre Raporu (European Maritime Transport Environment Report), sektörün genel durumunu kapsamlı bir şekilde ele alan ilk rapor olma özelliğini taşımaktadır. Raporda, Avrupa Birliği içerisinde gerçekleştirilen taşımacılıktan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının %13.5’inin deniz taşımacılığından, %71’inin kara yolundan ve %14.4’ünün havacılık sektöründen kaynaklandığı belirtilmektedir. Avrupa limanlarına uğrak yapan gemilerden kaynaklanan kükürt oksit 2019 yılında yaklaşık 1.63 milyon ton olarak ölçülmüş olmakla birlikte bu rakamın uygulanacak daha sıkı çevresel kural ve tedbirler neticesinde önümüzdeki yıllarda düşmesi beklenmektedir.
Avrupa Çevre Ajansı ve Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı tarafından çıkarılan ortak rapor, alternatif yakıtlar, elektrikli gemiler ve sahil güç kaynakları gibi yakın zamanda ortaya çıkan sürdürülebilir çözümlerin mevcut durumunu değerlendirmekte olup, söz konusu çözümlerin AB tarafından kullanımına ilişkin kapsamlı bilgiler vermektedir. Bunlara ek olarak raporda, artan deniz seviyesinin limanlara yönelik olası etkileri dahil olmak üzere iklim değişikliğinden kaynaklanacak zorlukların sektöre olan etkileri de ele alınmaktadır.
AB Ulaştırma Komiseri Adina Valean konuyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejimiz, deniz taşımacılığı da dahil olmak üzere bütün taşımacılık modellerinin daha sürdürülebilir, akıllı ve dirençli olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Deniz taşımacılığı çevresel ayak izi konusunda geçtiğimiz yıllarda gelişme gösterse de sektörü karbonsuzlaşma ve kirliliğin azaltılması hususlarında büyük zorluklar beklemektedir. Hedefimiz, son bulgulara dayanarak ve yenilikçi çözümlerden ve dijital teknolojilerden olabildiğince faydalanarak sektörün söz konusu zorlukları aşmasına yardımcı olmaktır. Bu şekilde rekabet edebilirliğini sürdürerek ve kaliteli iş olanakları yaratmaya devam ederek deniz taşımacılığı çevre ile uyumlu bir şekilde gelişmeye ve vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya devam edebilir.”
AB Çevre, Okyanuslar ve Balıkçılıktan Sorumlu Bakanı Virginijus Sinkevičius ise açıklamasında; “Bu ortak rapor denizcilik sektöründe mevcut ve gelecekte yaşanacak zorluklar ile ilgili genel bilgiler vermektedir. Raporda verilen mesaj ise net: Denizcilik sektörü hacminin önümüzdeki yıllarda artması beklenmekte ve şimdi harekete geçmezsek sektör daha fazla sera gazı ve sualtı sesi üretmeye devam edecektir. Sektörün, Avrupa Yeşil Mutabakatının (European Green Deal) hedeflerini karşılaması ve karbon nötr bir hale gelmesi için geçiş sürecinin sorunsuz ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi hayati bir öneme sahiptir. Bu durum aynı zamanda sürdürülebilir mavi ekonomiye geçiş kapsamında Avrupa taşımacılık sektörü için yeni ekonomik fırsatlar yaratacaktır. Bizi bekleyen zorluklar büyük, fakat bu zorluklarla mücadele etmek için teknolojimiz, kaynaklarımız ve isteğimiz var.” Şeklinde değerlendirmede bulunmuştur.
Rapor kapsamında çeşitli faktörlerin çevreye olan etkilerine ilişkin bilgiler de sunulmaktadır. Bu bağlamda sera gazı emisyonları ile ilgili olarak Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesinde bulunan limanlara uğrak yapan gemilerin 2018 yılında toplamda 140 milyon ton karbondioksit emisyonu ürettiği belirtilmiştir. (2018 yılında dünya çapındaki karbondioksit emisyonlarının yaklaşık %18’i deniz taşımacılığı sektöründen kaynaklanmıştır.)
2019 yılında Avrupa limanlarına uğrak yapan gemilerden kaynaklanan kükürt oksit emisyonları yaklaşık 1.63 milyon ton olarak ölçülmüş olup, küresel kükürt oksit emisyonlarının yaklaşık %16’sının ise uluslararası deniz taşımacılığı faaliyetlerinden kaynaklandığı belirtilmiştir.
Avrupa Birliği sularında su altı sesi seviyesi 2014 ile 2019 yılları arasında iki katından fazla bir düzeye çıkmış ve konteyner gemileri, yolcu gemileri ve tankerlerin itme gücü sağlayan pervanelerinden ötürü en yüksek ses enerjisi emisyonuna sebep olduğu görülmüştür.
Genel olarak, 1949'dan günümüze kadar deniz taşımacılığı sektörü, AB çevresindeki denizlere giren ve tüm türlerin % 50’sine yakın olan, büyük oranda Akdeniz’de bulunan egzotik deniz canlı türlerinin AB çevresindeki büyük kısmı için sorumlu tutulmaktadır. Toplam 51 tür, ekosistemleri ve yerli türleri etkileyebilecekleri anlamına gelen “yüksek etkili tür” olarak sınıflandırılmıştır. Rapor ayrıca, habitatlar ve türler üzerindeki tam etkinin değerlendirilmesi konusunda mevcut verilerin sınırlı olduğuna da dikkat çekmektedir.
2010 yılından bu yana dünyada meydana gelen 18 büyük petrol sızıntısından yalnızca 3 tanesi (%17) AB sınırları içerisinde gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz 30 yıldan bu yana deniz yolu ile taşınan petrol miktarı istikrarlı bir şekilde artış gösterse de, denetlemelerin ve yaptırımların daha sıkı bir şekilde uygulanması ve konuya ilişkin farkındalık oluşturulması sayesinde petrol kirliliğine neden olan kazaların azaltılmasına yardımcı olunmaktadır.
Ekonomik, sosyal ve çevresel yönden daha da sürdürülebilir bir sektör olmak için AB deniz taşımacılığının önündeki 10 yıl çok önemlidir.
AB’ye uğrak yapan birçok geminin 2018 yılına kıyasla hızlarını %20 oranında düşürmesi ile emisyon azaltımı konusunda yol kat edilmiştir. Ayrıca biyodizel, hidrojen veya amonyak gibi yeni çıkan alternatif yakıtların sektörü karbonsuzlaştırma ve sıfır emisyona ulaştırma potansiyeli bulunmaktadır. Sahil güç kaynakları da gemilere iç limanlarda temiz enerji kaynağı sağlamaktadır. (Kaynak: EMSA)
2- ICS, karbonsuzlaşma sürecini hızlandırmak için küresel karbon vergisine yönelik planlar oluşturdu.
Dünya ulusal armatör birliklerini ve dünya ticaret filosunun %80’inden fazlasını temsil eden Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping–ICS), gemilerden kaynaklanan karbon emisyonlarına küresel çapta vergi getirilmesi ile ilgili olarak 3 Eylül 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler’e (United Nations–UN) bir öneri sundu. Sunulan öneride ICS, sıfır karbonlu yakıt kullanımının hızlandırılması için uluslararası kabul görmüş piyasa bazlı bir önlem için çağrıda bulundu.
Birleşmiş Milletler’in deniz taşımacılığı ile ilgili düzenleyici kuruluşu olan Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne (International Maritime Organization–IMO) verilen evraklara göre karbon vergisi, 5.000 gros ton üzerinde olan ve küresel çapta ticaret amacıyla kullanılan gemilerden ton başına açığa çıkan emisyona göre alınacaktır. Toplanan para, sıfır karbonlu ve fosil yakıtlar arasındaki fiyat farkını kapatmanın yanı sıra, sektörün hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerdeki yeşil geçiş sürecini garanti altına alacak hidrojen ve amonyak gibi yakıtların tedariğinin sağlanacağı yakıt altyapılarının kurulması amacıyla IMO Climate Fund (IMO İklim Fonu) kapsamında kullanılacaktır.
Deniz taşımacılığı sektörünün küresel karbon emisyonlarının yaklaşık %2’sini oluşturması nedeniyle IMO karbonsuzlaşmaya yönelik acil bir şekilde harekete geçilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sektör, 2030 yılından önce sıfır karbonlu gemilerin üretilemeyeceğini düşünmektedir. Fakat mevcut üretim hızında sıfır karbonlu yakıtlar küresel gemi filosunun ihtiyacı olan seviyeleri karşılayamamaktadır. Önerilen karbon vergisi ile sıfır emisyonlu deniz taşımacılığının hayata geçirilebilmesi için bir piyasa oluşturulmasının hızlandırılması amaçlanmaktadır.
IMO İklim Fonu, gemi başına ödenecek ücreti hesaplayacak, bu ücretleri toplayacak ve ücretlerin ödendiğine dair kanıtlar sunacaktır. Söz konusu Fon ile yeni yakıtlar geliştirildiğinde bu yakıtların küresel olarak mümkün olduğunca çok limandan temin edilebilir olması için yeni yakıt ikmal altyapılarına destek sağlanması beklenmektedir. Birleşmiş Milletler, Üye Devletlerinin üzerindeki yükü azaltmak ve karbon vergisi uygulamasının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla denizcilik sektörü tarafından sunulan karbon vergisi önerisi, sıfır karbonlu teknolojilerin gelişimini hızlandırmak amacıyla hükümetler tarafından halihazırda 5 milyar ABD Doları tutarındaki ayrı bir Ar-Ge Fonu için önerilen mekanizmadan faydalanacaktır. Konuya ilişkin onayın, 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndan (COP 26) hemen sonra Kasım ayında gerçekleştirilecek kritik toplantıda verilmesi planlanmaktadır.
ICS Genel Sekreteri Guy Platten konuyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Deniz taşımacılığının ihtiyacı olan şey sıfır karbonlu yakıtlar ile alternatif yakıtlar arasındaki fiyat farkını düşürecek küresel çapta piyasa bazlı bir önlem oluşturulmasıdır. Eğer hükümetler söyledikleri gibi deniz taşımacılığının karbonsuzlaştırılması konusunda devamlı olarak öncülük yapmaya devam edecek ise söz konusu önlemlerin hızlı bir şekilde geliştirilmesi çok önemlidir. Teknolojideki yeniliklerin sıfır emisyonlu deniz taşımacılığına geçiş sürecini kolaylaştıracağı kesin fakat gerekli altyapının kurulması da dahil olmak üzere bu sürece hazır olmamız için hala büyük adımlar atmamız gerekiyor. Güvenlik sorunları olmaksızın makul fiyatlar ile sunulacak sıfır emisyonlu gemileri 2030 yılına kadar suya indirmemiz gerekiyor. Eğer IMO önergemizi desteklerse bu durumu değiştirebilir ve teknolojileri ekonomik bir şekilde eşit olarak kullanabiliriz.”
ICS’in düşüncesine göre Avrupa Komisyonu (European Commission–EC) tarafından uluslararası deniz taşımacılığının AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne (EU Emissions Trading System–EU ETS) dahil edilmesi talebi gibi bölgesel ve tek yönlü piyasa bazlı önlemlere dayanan karbon vergisi uygulaması getirmek yerine, bu uygulamayı yine piyasa bazlı olmak üzere zorunlu ve küresel çapta olacak şekilde hayata geçirmek daha faydalı olacaktır. Piyasa bazlı önlemlerin AB Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki gibi kademeli olarak uygulanması (AB Emisyon Ticaret Sistemi yalnızca küresel deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonların %7.5’ini kapsayacaktır.) Paris İklim Anlaşması (Paris Agreement) kapsamında belirtilen küresel emisyonların azaltılması hedefini karşılayamayacak ve bu durum deniz ticaretinin işleyişini önemli ölçüde zorlaştıracaktır.
3- Birleşik Krallık deniz taşımacılığı sektörünün 2050 yılına kadar tamamen karbonsuzlaştırılması için IMO’ya baskı yapıyor.
Londra Uluslararası Denizcilik Haftası’nda eylem çağrısı yapan Birleşik Krallık hükümeti ve Birleşik Krallık Deniz Ticaret Odası (UK Chamber of Shipping), Uluslararası Denizcilik Örgütü’nden (International Maritime Organization–IMO) mevcut hedefini artırmasını talep etti. Birleşmiş Milletler’e (United Nations–UN) bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren IMO’nun mevcut hedefi, küresel deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonların 2008 seviyelerine kıyasla %50 oranında azaltılmasını sağlamaktır.
Birleşik Krallık Deniz Ticaret Odası, Birleşik Krallık tarafından güncel olarak yayımlanan ve ilk defa deniz taşımacılığı sektörünü kapsayan Altıncı Karbon Bütçesine (Sixth Carbon Budget) ve deniz taşımacılığının 2050 yılına kadar tamamen karbonsuzlaştırılması konusunda Taşımacılığın Karbonsuzlaştırılması Planı’na (Transport Decarbonisation Plan) vurgu yapmıştır. Fakat yapılan bu çağrı henüz uluslararası seviyede kabul görmemiştir.
Birleşik Krallık Deniz Ticaret Odası Müdürü Bob Sanguinetti konuyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Yeşil gündem konusunda ön planda olmak isteyen IMO için radikal bir adım atma zamanı geldi. Emisyonların %50 oranında azaltılması hedefi yeterli değil. Dolayısıyla IMO’nun 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine bağlı olması gerekmektedir.”
31 Ekim–12 Kasım 2021 tarihleri arasında Glasgow’da gerçekleştirilecek 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na dikkat çeken Sanguinetti sözlerine şu şekilde devam etmiştir: “Deniz taşımacılığı yüklerin taşınması için kullanılan en temiz yöntemlerden bir tanesidir. Küresel ticaretin yaklaşık %90’ınını taşıyan sektörün küresel sera gazı emisyonlarına olan etkisi yaklaşık olarak yıl bazında %2.4 oranındadır. Fakat emisyonların azaltılması için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla uluslararası düzeyde atılacak somut adımlara ihtiyacımız var. 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyon hedefimize ulaşmak için IMO’da bulunan ortaklarımızla çalışmalar yürüteceğiz.”
Sanguinetti tarafından yapılan açıklamalara benzer olarak Birleşik Krallık Deniz Ticaret Odası Başkanı John Denholm denizcilik sektörünün sorumluluklarını ciddiye aldığını tüm dünyanın bilmesi gerektiğini ifade etmiş ve 2050 hedefi neticesinde sektörün yeşil geçiş sürecini başarılı bir şekilde tamamlayacağını belirtmiştir.
Birleşik Krallık Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, Birleşik Krallık’ın emisyon konusunda gösterdiği çabalarından memnuniyet duyduklarını ve sektördeki değişimlerden dolayı çok heyecanlı olduğunu ifade ederek şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Zengin bir denizcilik geçmişine sahip ve 31 Ekim–12 Kasım 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na ev sahipliği yapacak ülkemizin, denizcilik sektörünün yeşil geçiş sürecinde gösterdiği öncülükten dolayı gururluyuz. Önümüzdeki yıllarda Birleşik Krallık sularında faaliyete geçecek sıfır emisyonlu ticari gemilerin ve İngiliz Kanalı geçişlerinin önümüzdeki 10 yıl içerisinde emisyonsuz olacağı düşünüldüğünde sektörün hızlı bir gelişme gösterdiği söylenebilir.”
4- 01.01.2021-28.09.2021 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.
01.01.2021–28.09.2021 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 138 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1 Türk Bayraklı gemi (İtalya–Manfredonia) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında;
(http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx ) yer almaktadır.
Hazırlayan ve İngilizceden tercüme eden: Emre ERDOĞAN, İMEAK DTO Dış İlişkiler Birimi