Gemiadamlarının eğitimi konusundaki düzenleyici çerçeve basitleştiriliyor
Avrupa Birliği (AB), denizcilerin eğitimi ve belgelendirilmesi hakkındaki düzenleyici çerçevesini modernize etmektedir. AB’nin Romanya başkanlığı, AB kurallarının uluslararası kurallarla uyumlu tutulması ve üçüncü ülkelerden denizcilerin belgelerinin tanınması amacıyla tasarlanan bir reform üzerinde Şubat ayında geçici bir anlaşmaya varmıştır. Bahse konu revizyon, Üye Devletler tarafından verilen denizci sertifikalarının karşılıklı olarak tanınmasına ilişkin yasal netliği de artıracaktır. Anlaşma, Üye Devletlerin Avrupa Konsey'indeki temsilcilerinin onayına sunulacaktır.
Yüksek kalitede denizcilik eğitimi ve belgelendirmesi, denizde yüksek güvenlik seviyesinin korunması ve kirliliğin önlenmesi için şarttır. Kuralların basitleştirilmesi, denizcilerin AB içinde serbestçe hareket etmelerini kolaylaştıracak ve denizcilik sektörümüzü daha cazip bir kariyer seçeneği haline getirecektir.
Bu alandaki uluslararası çerçeve, IMO’nun Denizciler için Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Tutma Standartları Sözleşmesi'dir (STCW). Üçüncü ülkelerden denizcilerin sertifikalarının tanınmasına yönelik ortak AB mekanizmasına göre, Avrupa Komisyonu düzenli olarak AB Üye Devletlerinin ve üçüncü ülkelerin AB direktifinin ve STCW Konvansiyonunun şartlarına uyum sağlayıp sağlamadığını denetlemektedirler. Değiştirilen direktif, yeni üçüncü ülkeleri tanıma prosedürünü modernize edecek ve son tarihleri gözden geçirecektir.
Yeni kurallar, diğer Üye Devletlerin denizcilerinin tanınması ile ilgili olarak, bir AB ülkesi tarafından belgelendirilmiş denizcilerin, başka bir AB ülkesinin bayrağını taşıyan gemilerde çalışmalarına izin vermek için hangi sertifikaların karşılıklı olarak tanınması gerektiğini netleştirecektir.
Onayın ardından, kabul edilen metin yasal ve dilsel açıdan gözden geçirilecektir. Metnin daha sonra Parlamento ve Konsey tarafından resmi olarak kabul edilmesi gerekecektir. (Kaynak: Avrupa Konseyi)
Gemiler için bürokrasinin azaltılması hedefleniyor
Avrupa Birliği, gemi raporlama sistemlerini, bir uğrak limanı ile ilgili tüm raporlama formalitelerini düzenleyecek Avrupa denizcilik tek penceresi yaratarak kolaylaştırmaktadır. 7 Şubat 2019 tarihinde AB’nin Romanya başkanlığı ve Avrupa Parlamentosu, deniz taşımacılığı sektöründeki idari yükü önemli ölçüde azaltacak ve diğer ulaşım araçlarına kıyasla rekabet gücünü artıracak reform konusunda geçici bir anlaşmaya varmıştır. Anlaşma, onaylamaları için Üye Devletlerin Konsey'deki temsilcilerine sunulacaktır.
Avrupa denizcilik tek pencere ortamı, mevcut ulusal denizcilik tek pencerelerini koordineli ve uyumlu bir şekilde birbirine bağlayacaktır. Reform, çeşitli sistemlerin birlikte çalışabilirliğini artırarak verileri paylaşmayı ve yeniden kullanmayı daha basit hale getirecektir.
Yeni kurallar aynı zamanda dijitalleşmeyi ve “bir defalık” (once-only) ilkesinin uygulanmasını teşvik edecek ve böylece bir kez rapor edilen bilgiler AB içerisinde yapılacak sonraki liman uğrakları için yeniden kullanılabilecektir.
AB Başkanlığı, söz konusu anlaşmayı Avrupa Konseyi’nin Daimi Temsilciler Komitesi’nin gelecek toplantısında AB büyükelçilerine sunacaktır. Daha sonra yasal ve dilsel açıdan gözden geçirilecek olan anlaşmanın, hem Parlamento ve hem de Konsey tarafından kabul etmesi gerekecektir. (Kaynak: Avrupa Konseyi)
Avrupalı armatörler, Sophia Operasyonu’nun sürekliliği için AB’yi harekete geçmeye çağırıyor
Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (ECSA), Almanya'nın Sophia Operasyonu’ndan çekilme kararını üzüntüyle karşılamaktadır.
Almanya, İtalya’nın Akdeniz’de kurtarılan mültecilerin kendi karasına çıkmasını reddetmesi nedeniyle Sophia Opersyonu’ndan ayrılmıştır. Sophia Operasyonu’na göre, kurtarılan mültecilerin en yakın ve en güvenli ülke limanına götürülmesi gerekmektedir ve mevcut durumda en çok mülteci kabul eden ülke İtalya olmuştur. İtalya’nın bahse konu kuralın değişmemesi halinde Operasyonun sona ereceğini beyan etmesi ile Almanya Sophia Operasyonu’ndan ayrılmıştır. Almanya, Avrupa tarafından ortak bir prosedür kararı alınmadığı sürece Operasyonda tekrar yer almayacağını belirtmiştir.
ECSA Genel Sekreteri Martin Dorsman; “Almanya’nın Sophia Operasyonu’na katılımını askıya alma kararından dolayı hayal kırıklığına uğradık. Sophia Operasyonu’nun Orta Akdeniz’de deniz güvenliğine olan katkısı çok önemlidir ”dedi. EUNAVFOR Sophia Operasyonu, göçmen geçişlerinde önemli bir azalma, kurtarma faaliyetlerinde ise artış sağlamıştır.
Dorsman; “AB'nin konu ile ilgili olarak hemen harekete geçmesi ve somut çözümler sunması gerekmektedir. AB Üye Devletleri anlaşmazlıkları bir kenara bırakmalı ve Akdeniz'de kurtarılan mültecilerle nasıl başa çıkılacağına karar vermelidir. Armatörler muhakkak uluslararası sözleşmelere uyum sağlayacak ve Akdeniz'de zor durumda olan insanlara yardım etmek için yasal yükümlülüklerini yerine getireceklerdir” dedi.
ECSA, anlaşmazlığı çözmesi için AB'ye çağrıda bulunmakta ve Sophia Operasyonu’nun görev süresinin bitiş tarihi olan Mart 2019'dan sonra da sürdürülmesi konusundaki isteğini yinelemektedir. (Kaynak: ECSA)
AB, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda okyanus yönetimini teşvik ediyor
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, AB’nin okyanus yönetimi gündemine paralel olarak; okyanuslar, Deniz Hukuku ve sürdürülebilir balıkçılık ile ilgili iki karar almıştır.
Genel Kurul, bu kararları kabul ederek uluslararası toplumu Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesini (UNCLOS) uygulamaya koymaya ve ulusal mevzuatları buna uyumlu hale getirmeye çağırmaktadır. Genel Kurul aynı zamanda, canlı deniz kaynaklarının uzun süreli korunmasının, yönetiminin ve sürdürülebilir kullanımının önemini yeniden teyit etmiştir.
İstikrarlı okyanus yönetimi, AB için bir önceliktir. Denizlerimizin karşılaştığı sorunların çoğu (iklim değişikliği, kirlilik, aşırı avlanma, vb.) doğaları gereği küreseldir. Bu nedenle, küresel toplumdan uluslararası uzlaşma ve işbirliği yoluyla ortak bir cevaba ihtiyacımız bulunmaktadır. Ülkeler kalkınmalarını desteklemek için mavi ekonomiye daha fazla yöneldiği için güçlü eylemlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Deniz Hukuku ve sürdürülebilir balıkçılık ile ilgili her iki kararın müzakeresinde de aktif rol oynayan AB, okyanus yönetimine ilişkin çok önemli bir yasal çerçeve olarak Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin önemini ve Sözleşmenin; hukukun üstünlüğüne, barışçıl ilişkilere ve sürdürülebilir kalkınmaya olan katkılarına vurgu yapmıştır. AB ayrıca, “açık denizler” olarak bilinen, ulusal yargı alanı dışındaki bölgeler için (BBNJ) yeni UNCLOS uygulama anlaşmasının müzakerelerinde elde edilen ilerlemeyi de memnuniyetle karşılamıştır.
AB son olarak, Dünya Ticaret Örgütü kapsamında balıkçılık sübvansiyonları ile ilgili müzakerelerin sonuçlandırılmasına dair kararlılığını yinelemiş ve aşırı avlanma, kapasite üstü ve yasadışı, rapor edilmemiş ve kaçak (IUU) balık avlamaya yol açan sübvansiyonların sürdürülebilir balıkçılığın gerçekleştirilmesi önünde önemli bir engel olduğunu vurgulamıştır. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)
AB, Brexit sonrası gemi teftiş kuruluşlarının durumunu netleştiriyor
AB, İngiltere’nin AB'den ayrılması ile alakalı olarak, gemi işletmecilerine yasal kesinlik sağlamak amacıyla mevzuatını uyarlamaktadır. 25 Ocak’ta, Konsey Daimi Temsilciler Komitesi'nde toplanan Üye Devletlerin büyükelçileri, gemilerin güvenliğini sağlamakla ve deniz kirliliğini önlemekle görevli olan gemi teftiş kuruluşlarının değerlendirilmesine ilişkin değiştirilmiş kuralları onaylamıştır.
AB bayrak devletleri, gemilerinin sörveylerini ve sertifikalarını AB tarafından tanınan klas kuruluşlarına devredebilirler. Bu klas kuruluşlarının her birinin, başlangıçta kuruluşun tanınması talebinde bulunan ülke anlamına gelen bir 'sponsor' Üye Devleti bulunmaktadır. Mevcut kurallara göre, Avrupa Komisyonu, tanınan klas kuruluşlarını en az iki yılda bir değerlendirir ve bu değerlendirmeye “sponsor” ülke de katılmalıdır.
İngiltere, AB tarafından tanınan iki kuruluşun ilk sponsorudur. Brexit’in ardından, İngiltere’nin bu iki kuruluş için yapılan değerlendirmelere katılması artık mümkün olmayacaktır.
Değiştirilen kurallar, yalnızca başlangıçtaki sponsor ülkenin değerlendirmeye katılması gerekliliğini, tanınmış kuruluşlardan birini yetkilendiren herhangi bir AB ülkesinin değerlendirmeye katılmasına olanak tanıyan bir hükümle değiştirecektir. Bu değişiklik, İngiltere’nin sponsorluk yaptığı kuruluşların Üye Devletler adına teftiş yapmaya devam etmelerini sağlayacaktır.
Kararlaştırılan metnin, yasal ve dilsel açıdan değerlendirilmesini takiben önce Parlamento ve daha sonra Konsey tarafından resmi olarak kabul edilmesi gerekecektir. Düzenleme kabul edildikten sonra, AB Resmi Gazetesinde yayınlanacak ve AB yasalarının İngiltere için geçerliliğinin sona erdiği tarihten bir gün sonra yürürlüğe girecektir. (Kaynak: Avrupa Konseyi)
Avrupa Birliği, MRV sisteminin IMO sistemiyle uyumlaştırılması ile ilgili teklifi kabul etti
Avrupa Komisyonu, deniz taşımacılığından kaynaklanan CO2 emisyonlarının izlenmesi, raporlanması ve doğrulanmasına yönelik AB sisteminin (EU MRV) gözden geçirilmesi ile ilgili teklifi 4 Şubat 2019’da kabul etmiştir.
Sistem, gemilerin yakıt tüketimi ile ilgili IMO tarafından kurulmuş olan küresel veri toplama sisteminin Avrupa Birliği tarafından uygun şekilde dikkate alınması amacıyla revize edilecektir.
Teklif özellikle, mevcut Avrupa Birliği mevzuatının hedeflerini de koruyarak, iki sistemin uyum içinde çalışmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından açıklandığına göre; yasa tasarısı, bahse konu iki MRV sisteminin özel tanımlar veya izleme parametreleri gibi bazı yönlerini düzenleyerek, idari iş yükünü ve gemilerin iki sisteme de rapor verme zorunluluğundan doğan maliyetlerini azaltma amacı taşımaktadır.
Taşımacılık ve Çevre için Avrupa Federasyonu (European Federation for Transport & Environment-T&E) adlı sivil toplum kuruluşu, AB limanlarına uğrayan bütün gemilerin emisyon verilerinin paylaşılmasının, denizcilik şirketlerini karbondioksit salınımını azaltmaya teşvik edeceği görüşündedir.
Anılan kuruluşa göre, AB kendi MRV sistemini IMO sistemiyle uyumlaştırdığında, AB’ye kayıtlı olmayan gemilerden verilerini raporlamalarını istemeye devam etmelidir. Kuruluş ayrıca, bütün gemilerle ilgili verilerin paylaşılması durumunda, deniz taşımacılığı müşterilerinin en verimli gemiyi saptayabileceklerini ve yakıt tasarrufu ve karbondioksit emisyonu azaltımı yapabileceklerini ileri sürmektedir.
Kuruluş, IMO veri toplama sisteminin aksine AB sisteminin şeffaflığının, temiz olmayan gemilerin kendilerini elverişli olarak göstermesini engelleyeceğini ifade etmektedir.
Komisyonun teklifi, raporlanan verilerin limanlarda gemilerden kaynaklanan hava kirliliğini göstermesi gibi AB MRV sisteminin diğer temel unsurlarını da kapsamaktadır.
Taşımacılık ve Çevre için Avrupa Federasyonu çalışanı Faig Abbasov konu ile ilgili olarak: “Deniz taşımacıları, yakıt masraflarını kısmak ve iklim üzerindeki etkiyi azaltmak adına en verimli gemiyi saptayabilir olmalıdırlar. AB sistemi, denizcilik sektöründe iklim tedbirlerinin kararlılığını ve etkinliğini etkileyecek bu üstün nitelikli veriyi sağlamaktadır. Doğru veri toplama sistemi olmadan, anılan azaltma önlemleri, üzerine yazıldıkları kâğıda bile değmeyeceklerdir” demiştir.
Bununla birlikte Kuruluşa göre Avrupa Komisyonu, gemilerin gerçek performanslarının analizi için esas olan yük verilerini toplama ve raporlama zorunluluğunun kaldırılmasına yönelik baskıya boyun eğmektedir. IMO sistemi, deniz taşımacılığı şirketlerini yükleri hakkında veri toplamaktan muaf tutmaktadır.
Abbasov şunları eklemiştir: “Bayrak tarafsızlığı ve şeffaflığına dair olumlu kararlar alınmasına rağmen, Komisyon Avrupa Birliği içinde yük verisi toplanmamasına yönelik baskıya maalesef teslim olmuştur. Yük verisi olmadan, piyasa boş bir gemiyi verimli bir gemiden ayırt edemeyecektir ve böylelikle gemilerin verimliliğini arttırmak, emisyonu azaltmak ve taşıma maliyetlerini kısmak adına çok az bir teşvik olacaktır.”
Dünyadaki karbondioksitin %3’ünü üretmekte olan deniz taşımacılığı eğer bir ülke olsaydı, Japonya’nın ardından en çok karbondioksit salınımına neden olan 6. en büyük ülke olacaktı. Avrupa Birliği bağlantılı deniz taşımacılığı, küresel emisyonun yaklaşık beşte birinden sorumludur.
2018 yılında IMO, 2050’ye kadar denizcilik bağlantılı emisyonları en az % 50 azaltmış olmayı hedeflemiştir. IMO ve AB sistemlerinin; denizcilikten kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması için düzenleyici tedbirleri belirlemeleri konusunda kanun koyuculara detaylı veri sağlamaları beklenmektedir. (Kaynak: World Maritime News)
Taşımacılık modlarında siber güvenlik farkındalığı arttırılıyor
Ulaştırma alanında siber güvenlik hakkındaki ilk Avrupa Konferansı, 23 Ocak’ta Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı (EMSA)’nın Lizbon’daki tesislerinde, farklı ulaştırma modlarından 170 temsilciyi bir araya getirerek gerçekleştirilmiştir. Konferans, Avrupa Komisyonu (DG MOVE), AB Havacılık Güvenliği Ajansı (EASA), AB Demiryolları Ajansı (ERA) ve EMSA ile yakın işbirliği içinde AB Network ve Bilgi Güvenliği Ajansı (ENISA) tarafından düzenlenmiştir. Konferans, hem kamusal hem de özel alandaki katılımcılara siber güvenliğe çok yönlü ve çok modlu bir bakış açısıyla bakma fırsatı sunmuştur. Konferansta, AB düzeyinde siber güvenlik için yürürlükte olan yasal çerçevenin taşımacılık sektörü ile olan ilgisi ve gelecekte bu alanda işbirliğine duyulacak ihtiyaç ele alınmıştır. EMSA’nın İcra Direktörü Maja Markovčić Kostelac, “giderek artan bu dijital çağda, sınırsız siber güvenlik riskleriyle karşı karşıyayız ve tüm ulaşım modları arasındaki işbirliğimize sınırsız bir karşılık almalıyız” demiştir. (Kaynak: EMSA)
01.01.2019 – 26.02.2019 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları
01.01.2019 – 26.02 .2019 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk bayraklı gemilere 56 denetim gerçekleştirilmiş olup, denetimlerde herhangi bir gemi tutulmamıştır. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx ) yer almaktadır.
Hazırlayan ve İngilizceden tercüme eden: Selin YELESER, İMEAK DTO Dış İlişkiler Müdürü